Tırnak Uçlarımdaki Nefret
Avucumun içinde biriktirdiğim gözyaşlarımı ödünç bırakıyorum koynundaki yalnızlığa.
Kan revan gözlerim. Bırak tutunayım saçlarına, izin verme düşmeyeyim kirpiklerim den... Uzun zaman oldu yüreğimin alfabesinden yokluğuna seslenmeyeli. Hadi tut ellerimden de anlatayım kağıda derdimi... Bu son damla alıp götürsün bütün kinimi. İstiklal’in sokaklarını temizlesin öfkem. Ve nefretim bocalansın hasta ruhumun tırnak uçlarından. Saçlarının uçlarındaki sevaplarla çarpışan günah sevmelerim değiştirsin bütün yaşanmışlıkları. Değişsin roller. Kaderin elinde oyuncak olan beden , kürdili hicazkar bir musikinin en şaşalı yerinde assın benliğini bileklerinden. Sabahı olmayan akşamların geç saatlerinde yudum yudum içtiğim kekremsi ucuz şarapların her bir damlasında ölsün sebepsizce uluşan köpekler. Kollarını kanatlarım altına aldığımda seni ürküten itler ölsün. Yalnızlar sürünsün. Ölsün, varlığımdan habersiz sana soru soran dillerin sahipleri. Asosyal bir şair , dört duvar sosyal bir metinde kaybetsin huzuru. Sonra şairde ölsün , can çekişsin şiir denen akla zarar cümle işlemlerinde. Kalbindeki morluk çöksün dudaklarına. Dişleriyle damağı arasında saklanan kelebekler uçuşsun gökyüzüne. Gökyüzü zindan. Parmaklığa bürünmüş ellerin göğsümü okşarken, saat kuşların özgürlüğünden bahsediyor ve ben özgürlüğümü son sigarayla basıyorum umutsuz yarınlarıma. Tırnak uçlarımdan boşalıyor nefretim. Kırdığım kalemin yaralı kısmından akan sözlerim , gözlerime mühür misali işlerken tutamadığım sözlerin arkasına saklanıyorum. Hadi yeniden sevdir bana kendimi... Tırnak Uçlarımdaki Nefret Doğan Yücetaş |