neye göre sıralanıyor şu acılar yine parasız yine ağrılı günler yakında cüretına feriştahı lunaparkta ki ateri salonunda son kaybedilen babanın alınzemzemiyle kazandığı 25 kuruşlar harcanırken yine u’zak kum’dar-ı bezgingah oluyor sonra seni buluyorum en sevdiğim kotun kirlenmiş dövmüşler seni vuran zevk alıyor, sanki acı kendini tanımlıyor niyeti başka hangi oyun artık bana sanatsal bir zevk verebilir ki herhangi bir tiyatroda
huylanmıyorum, d’elikanlı yongasında boyutsal insancelim bir yalan makinesi gibi çalışıyor gözlerim görmek istediği kadar uzağa düşerken, sürükleniyorum hep seni göstermek isteyen kameralar kadar kasetsiz an’a kar taneleri erimekten korkuyor, yok olmayı kim ister ki zaten? saf aynı, hal değiştiriyoruz 23 lira 67 kuruşa kasetlerin içini tükürüklemekten yorgun düşüyoruz kirlişafa
kimi zamanaşk da hayat gibi, ölüme yakındur nefret ettirilenden kendinden kaçarken gözleri anlatır yok olan nedenlere uzak düşmüş, bir hapis sevdiklerinden uzak düşürmekten başka neyi amaçlar ki? Yalan söylersin sonra çokça hem de kendine anahtarsız girişlerin var olur var olmaktan var edilmemiş yokluğuna bir intihar sözcüğüdür o an adın, niyetler çoktan başkadır en tahrifli doğrular kutsalı sayılırken alemin kontraalakasızlığında
daha çok ne, neden sorusu o kadar yobaz ki; vicdanhatipli ve cüretkar kırıklarını sayan doktor gibiyim yonganın lehimlenmiş sakızlı takvimine ne olur yalan söylemesin kimse, doğruları kaldırabildiğim için yalan kaldıramam, yalnız bu ne pislik, cerahat akıyor yüz çinilerinden gözlerime sokulan mature bilgeçliğinin kaşınabilir huzur sokumu yeteri kadar da asal olmalı her analdan seslenişlerin umumi başka güzel nemli, tropikal meyvelerini bilmesem de olurdu aslında
neye göre sıralanıyor bu ağrılı mutluluklar keyif yudumlayıp acı sırıtıyoruz duvarlara yine ağdalı yine parasız hasret otobanda ölü bir kedi ciğeri çığlıklarımdan kutuplarda siteler kuruyorum her odasında hayal bin kamyon morale ihtiyacımız var tüm dünya çalışıyor kanallar yirmi dört saat yayında takım elbiseleniyoruz kadın namı, erkek sarı kamışı aynı kumaşların arasında terliyor yine de beceremiyor bu kadar insan
tüm saf yalınayazlar bizi buluyor durdurulamamış selleriz aktıkça, suyumuz çıkıyor
bundan kime ne? her okşamak isteyen kırmışsa seni susmasın bebeklerim zırlayın,ağlayın az daha karaya çıkarmamak için o saf acıyı
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
keyfe kafi acıbezleri şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
keyfe kafi acıbezleri şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
işte o gün; ak göt, kara göt ortaya çıkacak...