ŞAİRİMköklerinden başlayarak sararım ağaçlarınızı en onulmaz dik kayalarda açar çiçeklerim soluk aldırırım sıkışmış bulutlardan yağarken gözlerinizin dibini yakan acıyım şairim açın avuçlarınızı ne kadar mavi,ne kadar umut varsa dolduracağım karanlıktan ışığa yol bulup açar tomurcuklarım yıkacak bütün tutsaklıkları bir yöne yağmayacak barış öyle kocaman,öyle çoğulki gönlüm evreni kaplar dokusu ipek ipliklerle türkişi işleyen kız bir ülkeyi dokuyayım derken dünya’yı örmek ister rengârenk nakışlarla o işledikçe sökmeye yeltenir eller yılmaz hergün şafağı bekler! beyaz bir bayrak görse batmaz der bu gemi güçlüdür fırtınalara direnen gövdesi değildir,kof çürük ağaçtan o hiç bir zulme boyun eğmemiş nasıl çalkantılardan geçmiştir yoz bir buyruk mu devirecek direği halk değildir inen tahttan tutsaklığa boyun eğen! isterse yine Samsun’a çıkar Atatürk! halk avcunu ısıtarak yine hep birden açar çiçekler baharla yine sürer dondurucu günleri yine çıkar kardelenler! şairim izlerini sürerim Nazım’ın köpük köpük kabarır Karadeniz hasretle öperim Anadolu’nun ellerinden bir çınar altında kabarır yüreğim aklım seslenir akla: düşme der tuzaklara neden aklı zincirlenir halkın gurbette gibi yaşarım altımdan çekilir ince bir kilim çekilir de toprağım dize dize d/ağlarım! bir ağaç altı ararım özgür, hanımelleri kokan özgür yürekli halkımın bahçelerinde! 18. 12. 2012 / Nazik Gülünay |
Saygı ve selamlarımla