yalnızlığımı büyütüyorum çocukluğumun ellerini bıraktığın yerden utancım mapusta bir sübyan avlusuz voltalarda
evet baktıkça içleniyorum resmine yüzünü son kez öpen anneye benzetiyorum kendimi masal kitabı yırtılmış küçük bir kıza ve kırılgan bir eylül yaprağına horlandıkça adım tek gözlü bir korsanın kılıcında erken ölü/m oluyorum kağıt bir gemiye gömülüyor parça pinçik şiirlerim okyanusa dalgalarla öpüşüyor aşk ve acı s ü r m a n ş e t
acımasız bir kara/basansın sen
II
kar dedimde yirmiyedi/nci aralık kar yağıyor İstanbul’a yüzüme sinmiş hayalin üşüyecek diye ödüm kopuyor yumuyorum gözlerimi ürkek çocuk gibi adımlarında eriyor kirpiklerimde buz tutan kar biliyor musun seni çok özlüyorum bu aralar
köhne bir masanın üzerinde dirseklerim ve boğazımdan geçmeyen bir salep -ağlamıyorum hayır tarçın kokusu gözlerimi yaşarttı farzet biliyor musun gözyaşlarım hırçın huzursuz ve yabani bu aralar ( gelde evcilleştir)
tat vermiyor denizi seyretmek dizinin dibinden ayrıldıktan sonra düş(gemi)lerim ve rüzgarın kasığına dolanan bir uçurtmanın ipinde linç edildiğinden beri bütün heveslerim biliyorum ki ben hiç reşit olamayacağım aşka
avuçlarımda kanarken ektiğin karanfiller vagonlar dolusu matem taşıyor şimendiferler elim yüzüm hasret karası katran kar yağıyor İstanbul’a biliyor musun üşümüyorum hiç üstüne titrediğim herşeyi yitirmeyi öğrendim çoktan...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
karabasan şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
karabasan şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Edebiyatı seviyorum işte... Hüzünleri nağmelendiren eğreti ödünç olsa da; anlatmak, anlatabilmek ince bir sanattır, şiirlerde olduğu gibi bu şiirde.
İmgelerin büyüsüne takılarak, hazlanarak ve göremediklerimizi burada görmek sevinci çünkü en çok başkaların anlatıklarıdır bizim farkedemediklerimiz... Belki insan bir başka insanın aynasından kendini görerek hayatı sorgulabilir. Bir insan tek başına kördür, nefesizdir.
"avuçlarımda kanarken ektiğin karanfiller vagonlar dolusu matem taşıyor şimendiferler elim yüzüm hasret karası katran kar yağıyor İstanbul’a biliyor musun üşümüyorum hiç üstüne titrediğim herşeyi yitirmeyi öğrendim çoktan..."
kanıksayarak hayatı işte bazen alışkanlıklardan bıkıp usanır insan gerisi karabasandır Yolu sarptır, ince sızı bir yol gibidir bazen yaşamak, hasretten katran karası çöker Karda üşümemek de bir uzadıya alışkanlıktan değil midir? en çok sevdiklerimiz bizi vururken en çok üstüne titrediğimiz kişilerdir de.
Edebiyatı seviyorum işte, şiir, yorum ve duygusal hüzünleri içinde barındıran fon apayrı bir güzeliktir, haz vericidir de, sağaltıyor da...
Şiir ve seslendirme ikiz bir harikalık içindeydi ve çokça etkilendiğimi itiraf etmleiyim, serbest şiirin büyüleci etkisi; anlaşılır dil şöleni ve bazen Hüzün de güzeldir...
asıl üşümek budur işte. Kaskatı kesilmek budur. insan üstüne titrediği her şeyi yitirmeyi öğrenmişse artık, bundan daha belalısı olabilir mi? Ne korkunç bir üşüme!
Her demki tadında...
Selam ve dua ile