Parkta
pastel resimler gibi olsun isterdim
peşinden koşmalarım kaldırımlar ilk yağmurlara teslim olmadan ve incecik bir yelekle geçmeli koca gün seninle rahat konuşabilmek için üşümemeliyim turunç ağaçlarından demde gülüşlerimiz bu şehirden olmamalı mümkünse hatta dünyalı olsak daha iyi milyar türlü gülüş biçim biçim tebessüm şehri unutmuş bir parkta bir ömür geçirmeliyiz sadece bulutlar olmalı derdimiz hergün pazar her saat öğlen her sevgi biz... kısa hevesler açmıyor bilirsin dünya zevklerini aşmışız acıdan acıya bir yolculuktu ve ben ikimiz adına arşınladım senin ayak seslerinden mahrum yerine ufku derin kitaplar taşıdığım sık bahçeler içine gizlenmiş bir bahçeydin soğuk kış gecelerinde sinemalar dönüşü bulamayacağımı bildiğim halde aradığım göğsümde gezinen kar suyum benim sarısı parlak penceremden geceyi izlediğim simli bir çocuk düşüydü hepsi ama geçmedi... kağan işçen... |