Otuz bir çekeriz EkimleriBir urun evvelinde, suyun adı vardı önce beynimiz gibi yüzde yetmiş suyla doluyken ruhumuz erkek de olsak, ağlamamak bize ters idi ruj sürerdik çoğu zaman kızgın görünmek de becerisiydi namı diğer erliğin oysa natatmindi erkenden boşalan erlik kadehlerini içen kadınlar buna da sebep bulurduk yoğundu işler ve bin bir türlü stres mesela eve varıncaya dek yine iki saat çekerdi yol Hepsi de bahaneydi küçükken kokularını merak ettiğim sarhoşlar vardı artık aramızda kimi zaman bana da kahve ısmarlayıp, ayılırlardı. Ben uyurdum. Bilmem baya da büyümüştüm hani artık altıma kaçırdığım günler İsa gibi açıyordum kollarımı gök de bir yer de her gece muşambasız yatacağım bulutlar vardı inandıramazdım kimseye, anlatamazdım, içten içe kendime küfrederdim Ne olduysa, leyleklerin artık bebekleri getirmediğini öğrenince kupkuru kalıyordu altımda ezilen çarşaf artık daha mutluydum Dönünce, ki zümrütlü taşlarıyla göğün mavisiydi bir kuşun kıçının kenarı kimse bana bu yüzden inanmazdı Sonra seni sevdim otuz bir kere otuz bir ekimi otuz bir göz yaşına bağladım Hiç su bağlanabilir miydi? Ve su oldu sevgimiz gel zaman git zaman bazen buhar olduk bazen damla bazen de taş yine de yok olmadık Göremesek de hani ilk günden beri nasıl inanabiliyorsak varlığına yaradanın öyle de otuz üçten iki eksik her ekim otuz bir çekiyoruz |
İYİ BAYRAMLAR KARDEŞİM