Maziye bak atiyi görMazisine bakmadan, atisini hor gören, Kulakları çok sağır, gözlerinde şaş yanar Yanlışlara yanlışca, yanlış yalanla eren, Soysuzluğu bilmeyen, en soysuz soydaş yanar. Bu günlerin esrarı, yüz yıl geride saklı, Kanlı zaman dilimi, çözemez cehlin aklı, Fikirler çelişkili, söylemle eylem farklı, Çanakkale kan gölü, içimde Maraş yanar. Yurdun her tarafını, çevirmiş düşman kolu, Mehmedim aç ve sefil, bir avuç Anadulu, Kıtlığın kıskacında, perişan insan dolu, Yüreğim acılarda, beynimde savaş yanar. Kim ki kutsal mirasa, tavrıyla inkâr seçse, Belirli tarihlerde, onları anmak yetse, Politik gayretleri, Vatan aşkını geçse, Nankörlük edenlere, her türlü uğraş yanar. Beşerin hafızası, tez unutur geçmişi, Biraz rahata erse, başlatırlar teşvişi, Tarih asla affetmez, gaflet suyu içmişi Torun deden kopsa, bacıyla gardaş yanar. On yılda mı tutuştu, yangın denen bu illet, Cennettte mi yaşardı, barış içinde millet, Yetmiş sente muhtaçtık, anılmadan bu zillet, O yetmişli yıllarda, toprak yanar taş yanar. Ayda yüzde yirmi beş, faiz aldı sigorta, Maliyenin ki yirmi, soygunlar ulu orta, Karne ile benzinin, kuyruğunda olta, Bu gün gelen tavıra, o güne sırdaş yanar. Yollar dar, vasıta az, zamlar cana yeterdi, Karaborsa illeti, bu günden bin beterdi, Koparatif evleri, on beş yılda biterdi, Sabır gücü biterken, eyvahlarda aş yanar. Gece ıssız sokakların, korkuları salarken, O günde terör vardı, kuduz gibi dalarken Bu millet çaresizce, biraz huzur ararken, Kör gözler ateş alır, kirpik yanar kaş yanar . Bu güne isyan eden, biraz kafa yormazsa, Ben ne yaptım ülkeme, diye bir kez sormazsa, Vicdan denen o yere, teraziyi kurmazsa, Ölçüsüz lükse doğru, tavrında telaş yanar. Kanaati bilmemek, tek başına felaket, Belanın ta kendisi, tembellikle cehalet, İlimle uğraşana, ne gerek ki kehanet, Öz renge ziyan olmaz, zararlı alaş yanar. Çılgınca tüktmenin, elbette bedeli var, Ürettiğinden fazla, harcayanın içi dar, Birbirinin öz beöz, kardeşidir zarar kâr. Hesabını bilmeyen, ayak yanar baş yanar. Hiç bir kimse neleri, hak etmişse sormuyor, Akıl etmek bir yana, fikrini hiç yormuyor, Vatandaşlık bilinci, boş sözlerle olmuyor, Tüketim yarışında, eş dost arkadaş yanar. Şeytanların can dostu, irfaniyet yabanı, Kaçacak yer ararken dikiş tutmaz tabanı, Bir günde çözer diyor, bizim köyün çobanı, Kurdu katar sürüye, it ile dalaş yanar. Uzaktan hoş gelirmiş, davul zurnanın sesi, Eleştirmek kolay da, bilmez ki neyin nesi, Bir kaşık su içinde, fırtına her nefesi, Nerden bilsin zavallı, sahile yanaş yanar. Bedeninde sivilce, çıkmış o dağ sanıyor. Ağzında ki salyaya, derki yürek kanıyor, San ki kral, ya ece, sarayları anıyor, Elinde bir alet var, dokunur flaş yanar. Aman sana değmeyen, yılanlar bin yaşasın, Milletin efendisi, sen ağasın paşasın, Düzeni beğenmiyen, düzücüye şaşasın, Dalkavuğun zübüğün, şanına yaraş yanar. Dünya neler verdiyse, yer alır yer yer, Hakikatini bilen, bilmem o zaman ne der, Hayvanca yaşıyorken, insanlıktan bi haber, Özü zaten lekeli, yüzde apraş yanar. Çok acı günler geçti, şimdi bitti diyemem, Kimsenin emeğini, sömürüpte yiyemem, Biz yamalı büyüdük, üç beş takım giyemem, Yoksulların hakkına, elini bulaş yanar. Tarihini bilmeyen, maziye ışık yaksın, Ya da kendini bilsin, hamaseti bıraksın, Birini yargılarken, önce kendine baksın, Dostlar, yanlış bilgide, yanlışa ulaş yanar. Astık kestik doğradık, sanki keskin satırdık, Birer donkişot olduk, vurduk kırdık yatırdık, Ortada pislik varsa, hep beraber batırdık, Ne yazık ki onuda, süpüren faraş yanar. Hiç fanatik olmadım, partiye vermem önem, Cehenneme döndüde, benim altmış beş senem Acı tatlı yaşayıp, şahit olduğum dönem O günleri andıkça, içim can hıraş yanar. Ağyare bakınmadan, yar zülfünü ördümse, Doğru gözlerle bakıp, doğruları gördümse, Her ne zaman kandile, aşk yağından sürdümse, İyiler güneş gibi, kötüler yavaş yanar. Senin bütün varlığın, ağ yardır da darlığın, Hiç şe yaramayan, yarlık denen yarlığın İnan ki hep cefadır, zannınca vefakarlığın, Sen haddini bilmezsen, hududunu aş yanar. Doyurmuyor azizi, zatına özge fonu, Ona aşina değil, işin başı ve sonu, Tuşları çevirsende kapalı telofonu, O zaten yar değil ki, yanarsa yardaş ynar. Korkakların işidir, mazeret ve bahane, Ötekiler tu kaka, sende midir şahane, Adım başı rezalet, köşe başı meyhane, Sarhoş yanar mey yanar, sonunda ayyaş yanar. Köre ne, görenedir, ay doğar ilk akşamdan, Kurtulmak çok kolay mı, kederlerden ve gamdan, Hak etmeyen insanlar, yakınırken bu zamdan Ali ağa petkim de, gün olur ipraş yanar. İlimle irfan ile görmemişse maarif, Bilirim ki kâr etmez, ona gerçeği tarif, Ancak sevdalı bilir, neler kaba ne zarif, İlk varlıktan bu güne, devrinde dolaş yanar. Ne çileler yaşanmış, benim en zor günümde, Milli ve manevi, deliller var önümde, Muhammedi sevdada, ne ola ki ünümde, izini görmeyenin, gözlerde kamaş yanar. İnancın sağlam ise, Allah rızka kefilse, Nedendir bunca korku, o ki sana vekilse, Yüz gösterir kuraklık, hayat suyu çekilse, Ateşlerin içinde, bir başka ataş yanar. Kötülüğü besleyip, destekleyen biziz biz, Yaralı ayıramaz, senler benler hepimiz, Hararetler içinde, yerler gökler ve deniz, Çarşı pazar tutuşsa, kuru yanar yaş yanar. 03.10.2012...Mustafa Yaralı, |
"yasık boldı törtinç yaruttı ajun
yakışsa yarutur bakışsa özün" yusuf has hacip
olaylara, konulara, zamana sağdan, soldan, önden, arkadan değil de güneş olup bakmanın farkını bu şiirde görmek marifet istemez. ayan beyan ortada..
tebrik ve selamlarımla...