-Mervan-
Şefkatli bir sukunet dokundur yanaklarıma
Baharat gemileri geçsin yanımdan Ve konuşsun artık iğde ağaçları Ah ! şu zamane çingeneleri Renkli mücevherleri olmalı meleklerin Sarhoş edici meyveleri cennetin Altın rengi köpükleriyle yıkanmalıyım Esrarlı bir bilinmezin Sanırım bir panayır kurulmalı gönlüme Bolca deve olmalı etrafta Uzun uzadıya bir kervan Çıplak eliyle elması ateşe dönüşteren sihirbazların Sihrini anlat bana! mervan.... Rengarenk flamaları olmalı günahın Zamanın iri,siyah atları Kalbim tutkulu bir süvari olmalı Ruhum kıskanç bir kadın Kim demiş? şehirler eskimez mervan Işıkları sönmez kentlerin Hazzın başında bekleyen bekçiler İki cümlelik bir harita Al sana! define adası... Al sana! aşkın muhturası... Bir yayı germek gibi beklemek Ah! bu ne çılgın yolculuk Biraz zaman doldur torbama mervan Biraz patates biraz soğan Çıplak bir çingene çocuğu gibi kalbim Sakallarım karanlık bir kış gecesi Hangisi en insafsız çaresizlik? Çocukken büyük kadınlara aşık olurdum Büyüyünce küçük şehirlere Yani bir şeyi olduğundan fazla sevmek mervan Ucyuzaltmısbesgun anarşistlik Bir tek piyano çalmayı öğrenemedim mervan Bir generalin kızını sevdim birara Salonu telaşla terkeden düşlerimin Ardından su dökecekti oysa Kahkaha attığını gördüm hayatın Masalını paylaşmak istemeyen yıldızlar Ve şu palavracı güneş İktidardan düştüğüm bir günde Tükürüklü okyanuslarda Bana şiir yazıyorlardı Turuncudan kızıla döndü mehtap Birde döndü arkasını gölgem Dedim ya değişik coğrafyalarda Buzlu steplerde Makisiz bir iklimde Üstelik sabahın köründe Pençeledi dudaklarımı kartallar Aslında dedimya mervan Tüm suskunluğum ondan....... |