İçim ve Ötesi
Hayat artık benim için üç kelime
Yorgun bir gecenin hüznü dilimde Paylaşılacak bir lokmam var bir kaç kelamım Biraz aşk,biraz ölüm korkusu gözlerimde Gidin şimdi isterseniz o çok sevdiğiniz kalabalıklara Bir çocuk daha öldürün Halepte Bin ümidin boğazını düğümleyin Humusda Kısık gözleriyle lanet okuduğunu görmeyin aynaların Herzamanki gibi sessiz kalın Gözyaşıyla ölümün çaresiz bedendeki dansına Sonra yiyin için hiçbirşey olmamış gibi Kutlayın bayramını sorumsuz kalbinizin Kapınıza gelemez nede olsa hiç bir lazkiyeli çocuk Ve siz şekere bile boşuna para verirsiniz Ve siz çocukları aslında herşeyden çok seversiniz Bazen şiirler bile dokunuyor kanıma Bir rüzgarın peşine takılıp kaçasım geliyor Ah içimde birde Allah korkusu olmasa Oynamasam Şeytanla her vakit köşekapmaca Her seher vakti rüyamda ağaçlar devriliyor Önümü kesiyor kırk haramiler Eski dostum bir kaç karabasan ve ben Aynı kabdan içiyoruz sonsuzluk çorbasını Farkındayım tad almıyor dilim eskisi gibi Tuzu eksik bir dünyayı yiyoruz şikayetsiz Bir doldurup bir boşaltıyoruz ömrün torbasını Sizce nereye gidiyoruz beş parasız ve biletsiz Üzerimizdeki elbiseler kah desenli kah desensiz Tarif edin bana aşkı,ölümü ve cenneti Cennet gözlü bir melek nasıl olur Ve nasıl okunur sırrı gözlerdeki aynaların Perdelerin ardındamıdır mutluluk dediğiniz Zannettiğiniz zanlarınızıda alın yanınıza Bazen zannetmedikleriniz kadardır hayat Tanık olmak bir karıncanın simsiyah ayaklarına Ve okşamak yetmezmi bir çiçeğin yanaklarını Henüz vakit varken kışa Ve hala dört mevsimken hayat Ya da Ya da Göç edelim isterseniz hemen şimdi bulutlara Aşağıdan bakmakla bulutların içinde olmanın farkını söyleyin bana Belkide bulutlardan bakmak daha güzeldir aşağıya İki gözle yüzlerce şeye bakabilmek gibi işte Bir kalple çok şeyi sevebilmek gibi Mum ışığında okurdu okunası şeyleri babaannem Boşluk örerdi ruhumuzda örümcekler Örümceğin öremediği bir boşluk kaldı oysa içimizde Ve farkında olmadan düşman olduk birbirimize Artık okşanası saçlarım yok Epey oldu gülüşlerim düşlerimi terkedeli Elimde kırık bir desti buruk bir kalp Destici kalmadı yazık Zaten kalp tamirciliğide hiç meslek olmadı Okunası hayallerim vardı oysa Bayramlarım vardı iki taneden fazla Bedenim büyüdüğünde küçülen elbiselerime tezat Küçüldükçe elbiselerim büyüdü hırslarım Arsız bir çalıkuşuydum belkide Öterdim her ikindi vaktinde Zaman Ahh Vefasız zaman İkindiler kısaldı geceler uzadı artık Ve biz hep zamanın artıklarını topladık Dürüp bir kenara koyduğumuz annemizin mendili gibi Sümüğümüzü silemeden eskidi zaman Siz şimdi varın kendi derdinize Kaderinize bir çelme daha takın Yetim çocuklar doğurun zevkinize Aşkın suyunu sıkıp için iki elinizle Kendinize göre coğrafyalarda yaşayın Haritaları değiştirin ölçeklerle oynayın Bir seccade bile olmasın evinizde Pusulasızda bulursunuz nede olsa siz yolu Seyr halinde bütün ihtiraslarınız Pire gibi dadanın dünyaya Dadaloğluna kalsın miraslarınız Benki miras yemem bir adımda Adem Haram lokma! kızım dokunma! Diyen bir annem vardı Birde geceyarısı terli terli eve gelen babam Ve kanter içinde kalırdı günüm Yarından endişem yoktu Dökülmüştü günahlarımın dişleri Sevaplarımın dişleri çoktu Oku fırlamışken zamanın Yaydan çıkmışken aşk Ve raya girmemişken umut Şeytanla muhatap olmanın anlamı yoktu Harflerimde çoktu eskiden kelimelerimde boldu Bereketliydi yıldızlar teker teker saymazdım Urbama güneş doldururdum Yağmurdan önceydi rüzgarla tanışıklığım Ben önce Allah’a sonra gökkuşağına aşıktım Artık bomboş sanki kaldırımlar Ve yıldırımlar ürkütücü Türküsünü bilmediğim dağlaramı yanayım Söyleyin olanlara mı yoksa size mi inanayım Bir çocuk doğuyor Çinde Bir çocuk ölüyor içimde Ben çocuk olmanın ne demek olduğunu sizden iyi bilirim Siz günahsız yere ölmenin ne demek olduğunu söyleyin Ve lütfen söyleyin çoğalıp duran şu kalabalıklara Slogansızdır sevmek ve slogansızdır ölüm Bırak onlar zamanı yiyip doysunlar İçlerinde kötülük örgütlensin Maksat soyunmaksa çırılçıplak soyunsunlar Şehirler onların olsun onların olsun tüm köprüler Pireyle deveyi çifleştirip sevinsinler Sokak ortasında yatsın cesetler Onlar çatı katında sevişsinler Şimdi sen ya çok sevin yada ümit et sevilmeyi Seni almaya geldim diyene kadar bir ses Bekle boş bir istasyonda Ve ayrılık şarkısı çalsın radyoda Gözlerin ya yaşlansın yada yaşlansın bedenin Oldum olası ıslaktı ülken ve ıslaktı hayallerin Ta ki ıslık sesini duyana kadar vuslatın Yolcu et gururunu bilmediğin ülkelere Bir valiz onurun olsun yeter yanında Ve bir bayram şekeri ellerinde....... *Şiirime yorumuyla hayat veren Edip Ahmet hocama ,Güne düşüren değerli seçki kuruluna ve yorumlarıyla beni onurlandıran tüm şiir dostlarına sonsuz şükranlarımı sunuyorum. |
Uzun şiir diye kaçmıştım sayfadan.
Şimdi zamanı bol bulunca bi okuyayım dedim.
İyi ki de okudum...
Büyük şiir vesselâm
İmge batağına batmadan, öyle hoş bir anlatımla sergilenmiş ki tüm gerçekler, bazı imlâ hatalarını bile bana sevimli gösterdi, ki söylemeden geçemezdim... Varsın kalsın, bu şiir böyle çok güzel........