ÇEŞM-İ HAZAN
ÇEŞM-İ HAZAN
Yemyeşil bahar Ağustos kırmızısı Taze bir initharı aralar Eylül sarısı yalnızlığa sarılmış sancının buruk çıtırtısı. Denize boyanmış bakışınla Dağıtırken saçlarını sır tutmaz aynaların serinliğine Ayrılık nöbetine tutkun bir rüyayı uyandırıp yakazasından Süpürür izini çöpçüler kanayan tüm acıları ciğerlerime. Oysa neler verilmezdi ki; Yasemenlerin buram buram soluyup Mor bir menekşenin gövdesinde Sımsıkı tutunurken çırpınışına Dalından koparılınca özlemler Baş kaldırmadan hikmetine külfetin Kendi kökünde boğulurken hesapsızca kuruyuşuna. Varsa kaidesi hayatın O da, oturup seyre dalmaktır hüznü Asılı kalmış dolunayın saklı ihtişamında. Umut istilâsında sûretin Susayan bakışlarıma emdirirken bakışını Bir Nil’in kenarına vurgun nilüfer edâsıyla Ellerinle kalbimi yıkadım beş vaktin berraklığında. Eteğine tutunup da yalınayak Günü sıyırırken gecelerimden usulca Güz telaşlarında giyindirdim varlığını hep Kekeme ömrümün bunamış yoksulluğuna. Ahh, Kadın! Ürkek şarkıların makâmı Yanık türkülerin teli kopuk ağıdı Her seferinde yenilenen Yine de yinelenemeyen Tehlikeli çağrıların başına buyruk nakaratı. Her dilde sayıklansa da adın Galiba en şiddetlisi benim dilimde sancır: "Bırinâmın...!" Cesur birer yolcuyduk aslında Aynı istasyonların Yüzü yanmış raylarına yatırıp gözleri Tekinsiz dünyaların girdâbına Birbirini acımasızca uğurlayan. Ve dönüp dönüp Hep aynı rüyanın kucağındaki sıcaklığa Bir kez daha ölümüne uyanan... Neden hep bir trenin Hazin ıslığına vurulduk sanki, Neden o mâsum masalların dinginliğinden sıçrayarak Âsi şiirlerin ıslaklığına yapışıp kaldık ki?... Biz ki; Uçsuz bucaksız yüreciğimizle Nice kavgaları barıştırırken bakışlarımızda Göğün bütün kapılarını yüzümüze çarpıp Adımlarımıza cennetin şefkatini küstürmüştük aslında. Ne varabildik farkına; Ne varıp da İnebildik topuklarımızın yedi kat kaynayan pişmanlığına. Bir Aşk okununca sabır sabır Tadına asılıp Koşunca peşinden ağır ve sağır... "Varmam sonuna." desen de Dönüp de ardından kim inanır...? Yığılıp kalırken hesaplar çaresizliğinin seyrinde Ve kimsenin herkesi ittiği o dehşetengiz matemde Unutma! Kudretin bakışı, seni bir tek gözlerimden tanır... (Sezgin Karadağ) |
Ürkek şarkıların makâmı
Yanık türkülerin teli kopuk ağıdı
Her seferinde yenilenen
Yine de yinelenemeyen
Tehlikeli çağrıların başına buyruk nakaratı.
Her dilde sayıklansa da adın
Galiba en şiddetlisi benim dilimde sancır:
"Bırinâmın...!"
ne çok şiir kaçırabiliyor insan
en çok dilimizde, yüreğimizde sancısı değilmi
kutlarım.