HANİ OLUR YA…Hani olur ya Kıyameti andırırken gökyüzü Göç eder kuşlar Hiçbir şeye çarpmadan Oturup itfaiyeciler Bir yangın çıkarır Şehrin göbeğinde Bütün İstanbul Sokaklara taşar Marmara’yı kurutmak için Susuz gövdemde… Kan tutar sözlerim Okuyamazsın!.. Olur ya… Uyku-uyanıklık arası Dalmışken bir kâbusa Ellerinde ‘sonsuzluk hecesi’ kitap Saklandıkça güzelleşen sır… Yemeğini kaşıklamamışken hiç Soğumuşken henüz nefesindeki taze buğu Perdeleyemediğin anılar Daha bir sararmışken Ve toz kusmuşken Tüm kırık aynalar… Dövülür kapın Hüznün cılızlığıyla Bir adam belirir Dudaklarının tam ortasında Söyleyemezsin bir türlü Diline gizlenen davetsiz türküyü Öylece donakalırsın Titreyen parmak uçlarında. “Buyur!” desen Ölüm çıkacak sanki karşına Belki de çıkıp gitmek isteyeceksin Solduğu baharın Yıkadığı yağmur cıvıltılarına Toprak kokan Saçlarındaki engin uğultuya Oysaki eteğin Çoktan takılmıştır bir dağ kıskacına!.. Hani olur ya… Ellerim titrer artık sana yazmaktan Bütün öfkeni İçine kazırken sen Bir mahkûm tutkusu gibi Ben en içli şiiri Asmışımdır şehrin kapısına Gülüp geçmiştir belki de Mağarasından yeni uyananlar Sâhi Kaç devir ötede kaldı Aşk için kaçıp Ölüme sığınanlar?.. Olur ya… Bir uçuruma sevdalanmışsındır İntihar bakışlarınla Emanet bildikçe Yutkunamadığın her soluğu Düşmek ar gelir yine de Başı dönmüş topuklarına… Usanmadan, oturup Bir kuş daha çizersin gök yüzüne Kanatları al al Gövdesi okyanus mavisi Bir kuş tüner saçının her teline Göğsünde titreyen şefkate sığınır Rüzgarı savuran yağmur gibi Alır okşarsın hayatı yeniden İplerini koparıp Salarsın bütün uçurtmaları Çocuk heyecanında Hep asılı kalsın diye… Ama bir kez daha Tel örgülere takılıp Ellerinle kana bulanmıştır Ecelini bekleyen umutlar… Hani olur ya… Cam kesiği sözcükler doldurup ceplerine Üzerinde morarmış pardösün Kabuk atmış ayakkabıların Ve yıkanmaktan iyice zayıflamış eşarbınla Devrilen yüreciğini Tutup kaldırmadan Kurulamadan yüzündeki acıyı Saçlarını bile taramadığını Unutmuşsundur çoktan… Kilitleyip ardına her şeyi Yavaşça örtmüşsündür üzerine kapıyı Uyanmaması adına Hücrende büyüttüğün yalnızlıkların Ve hiçbir yere sığmayan kederinin. Hani… Koşarsın ya ayaklarını sonsuzluğa sürterek Topuklarına yağmur iner Yedi kat derinlerden Ağzına kadar batmışsındır Uykularını taciz eden O bulanık rüyaya… Vaktidir: Emaneti iade etmenin, Attığın her adımda Kaç derece Eğilip büküleceğinin!.. Dönersin son kez Hüznün köşesini Ve o kehkeşanda Devrilmişsindir Uzandığın dipsiz boşluğa: Kulaklarını tırmalayan kornalar Hüzne şahit Boş bakan uğultular… Kaskatı kesilir sesin Dudaklarını oyar bir bıçak gibi Bir tek çağırıcı İsim Gözbebeklerinde oynaşan Ve ruhunu teslim etmiştir dünya Diz dize seyrettiğimiz O eşsiz doğuşta… |
Canı gönülden tebrik ederim.
Selamlar , saygılar.