Pürüz
Pürüz
Kanlıydı göğün aşağısında uyuyan çocukların gözleri, güneş oradaydı / Parmakuçlarında bir kedinin tembelliği / Mavi bir mendiliydi kadının, deniz. / Çamurlu / Kentin ayaklarından uçuşan kelebekler ilkokula yeni yazılmıştı tırtıl olmak için / Tekrar tırtıl olmak için kelebek olduğunu unutma, sadece sev. / Ben dışarı gidiyorum / Dışarı daha dışıma. / Kemiklerimden çiçek yaptılar, yüzü asık odalarına. / Sonra bir cinayetin eksik parmağında gördüm çocukluğumu / Uykularım bir silahın patlamasında duyuldu en son / Kiremitler üzerinden yalınayak geçti bir coğrafya / En terbiyeli hâliydi gözyaşlarının / Soğuk / Bir tırnağa değdi çekilirken önünden / Daha / Dün arasına sıkışmış bir bugünden kalkıp baktım aynaya / Kimin kimsen yok mu dedi çiçek / Böceğin / Fosilli günlüğünde bir nokta oldum ekmek kırıntısıyla bıraktığı / Deli bir çocuğun gülümseyişi vardı suçsuzluğumda / Nâdide anlarda sakladığım gözlerim ve misketlerim / Kırılan cam / Kırılan kalp / Kırılan sonbahar / Bu üç arkadaşın tarih attıkları mektuplarına girdim / Sebep aradım ayın terkettiği gökyüzüne bakarak / Sonra kendime çıkarımlar yaptım bir müziğin notasına saklanarak / Anlamalı bunu! / Söylemeli bunu! / Ağlatmalı bunu; y o k b i r s u ç l u AŞK i n t i h a r d ı r Evinde karınca besleyen bir çocuktum / Demek isterdim / Fakat onları ben öldürdüm, onlar da çocukluğumu öldürdü / Tanrı bana ceza olarak şairlik görevini verdi / Kırmızı balkondan / Da atladım, da capo! / Bıçağın üzerine damlayan ölüm lekesiydim / Hangi kuşun parmakları parmaklarıma değse bir cinayet haberi gibi gezer gözlerim / Hangi parmağın parmağımı sevse kıpırtısız bir binaya koyulan bomba gibi heyecan içinde olurum / Müzik kutusuna atılan bozuk para gibiydin / Bazen neşeli / Bazen melankoli / Bazen de intihar melekleriyle bando çalardın / Gölgemi sen sürükle / Ben yürüyemiyorum / Çiçeğe alerjisi olan bir çiçek gibisin belki de / Dedikoducu bir kadın gece / Hep yaşantımızı dile getiriyor / Ve falcı bir kadın gökyüzü / Yıldızların el falına bakıyor / Sandalların göğüslerine oturan bir martı telaşı / Sâhi zaman var mı / Söylemiştim sana, bizi yaşatmazlar / Bizi, bize bırakmazlar / Defterlerimizin arasında balık kuruttuğumuza inanmazlar / Demiştim ben / Ölü olarak çıktığımız her savaşın akıl karıştırıcı komploları gibi gözlerin var demiştim / Beni anlamazlar diyerek bir duanın arasına saklandım bir çocuk gibi ellerimle / Tren raylarında öpüşme izleri kalmış kırık cümleler zarflarında / Mektuplar da unutmuş gideceği yeri / Biliyorum ki / Aşk; agnostik bir duygudur / Tanrıya yemin ederim ki; aşk, en doğru bir hatadır / Ve affedilmez / Ve nakledilmez / Ve küsülmez / y o k b i r s u ç l u AŞK i n t i h a r d ı r Ressam, çerçevesine gömmüş kendini / Şair, hüzünlü dizelerine / Dünya’ya küsmüştün gelmeyecektin bir daha / Hiç mi hiç gibi / Şehrin omzuna yaslanmıştım / Rimelli kirpiklerinden öpmüştüm / Yağmurun sakalları batıyordu doğaya / Gülmüştün / Durak hangi gezegene yanaşıp kalan bir tren olursa / Makasla / Kesilen el tırnakları gözlerinin / Ayak bilekleri burnunun / Belki de bir geminin kalın belinde martı kanadıyım / Coğrafyam rüzgârla sınırlı / Sanıyorum / Arada inanıyorum bilinçsiz kollarına / Gözlerim, kapalı kirpiklerimden dahi görebilirken yüzündeki kurguyu / Bildiğini okuyacaksın, babanı tanrı sanıyorum / Kaptan / Bu kitaptan çıkan sonuncu balık, mavi sırlarına gecelerinden / Saklıyorum kutuya attığım her cümleyi senin için / Bekle / Günahın çivilenmiş Golgota haritasını / Silah doğrult / Burnu kanayan çiçekleri sevdiğimi / Saçlarını ördüğüm yağmurları gizlediğimi / Bütün yanıtları unuttuğun sorularla görüştüğün bir hatıra sahnesi / Dizlerin çürük / Ölümün bozuk / Yaşam ve sonuç / Kapalı kapıların dileklerinde biriktirdiği açılışlar kadar sahte / Yüzünde masalar devrilmiş / Içkiler yarım birer çocuk / Kurban edilmiş sessizlik bütün acıların gri kaldırımlarında / Yayıla yayıla yürüyor nefesler / Ve tükürük kokteyli / Korkular içerisinde aşk kalabalığı / Ki / Itiraf etmeli / Kendinden geçmeli / Benliği kaybetmeli / y o k b i r s u ç l u AŞK i n t i h a r d ı r Payanda |