Tek Gözlü Bir Ölüm
eski kış gün batımlarını özlemek gibiydi
gölgemde sesini aradığım habersiz yağmurlarda umudu aldatmak düşlerimden akşama bulaşırdı her şeyin arasında kalmışlık daha da sessizleşirdi ama bu ikimizde değildik... bilinmezliğin kirli sokaklarında başım öne eğik dolaşırken caddelerle dertleşirdim o duman şu sis demeden hiç paylaşılmamış konuşulmamış görüşülmemiş anlaşılmamış konulardam dem vururdum ve evlerin iri gözleri geceye hazırlanırken ince fikirli öyküleri ben yazardım herkeslerin yerine bir sonraki ömürlerine sevgilerin... bakışların içimde kırılan pencerelerde kaybolurdu ya bilmem sen hiç anladın mı ya da kaç kez anladın okulları dağılırdı bekleyişlerimin ağlayışımın mahallelerinde sokak lambaları sönerdi şiir kitaplarında bile unutulmuş yalnızlığımla giderdim bir yerlerde bir kapı açılsın isterdim birileri birilerine sırf sevgiden gülümsesin yenilenen bir umutla bir çocuk öpücüklere boğulsun sonrası isterse yalnız ben gittiğimle kalayım... nedense güz yakınlıklarına daha çok çalışırdı aklım ve yine nedense kıyı kentlerine benzetirdim en acısından da olsa sevgime konulan bütün uzaklıkları üşümek sarısında geçen bu çabanın adını hayat koysun istedim bilemezdim bir ömür süreceğini anlamlandıramadığım ayrılığımızın bir yanda tek gözlü bir ölüm diğer yanda tarihsizliği bütün yanyana gelişlerin günün son aydınlığını dinlemeye düştü işimiz... kağan işçen... |