Haykırsam
Haykırsam
hapis mi- her şey hapistir, geceyi çalgı yapmış tanrılardan soğuk titreyen çenesine akan şelale boynu martıların göbek kordonuna denkleşir kızıl saçı- cehennem oyunu çal beni, çal beni, çal madam çalmadan söyle sesi, böyle besin, et yesin- yardımsa sokağın laflaştığı şehir- her şehir şiirdir, göğsümün ıslak kaldırımına yalpalanmış bir bardak su bırakıp loren, kalk odadan bıçağın aklını deşen ışıktır gülüşen ağla bana- nefret ve sevgi arasındaki ince çizgiyle ip atlıyorum anlasana- tanıtmıyorum kendimi ve yazmıyorum istediklerini ölüm, ölüme misafirliğe gideceğim günü bekliyorum acı kahvesi- sert bakışı ve bol gözyaşı- alın üçübirarada çıldırabilirim- yeni planlarımdan bu ağzını şeker sanan çocukların ısırdığı aşklardan geçmişim alkolik bir yemek salonunu tavan arasına bırakılan kutulardan- dam dam dam elleri şakırdayan sehpalardan hatırlamışım- bir zamanlar buradaydılar gittiler, ama gittiler, sessizce, seslice, her şekilde- her şekil bir şekilsizliktir gibi gittiler, hep gittiler onlar! hahaha- sahne benim artık kaçıncı kattan ittiniz sesimi de bunca yıldır çığlık oldu unutun beni, unuttuğunuzu unutur gibiyim kirlenmiş bacaklarınıza dokunmuyorum yol boyunca tebeşirlerle çarpı atıyorum adlarınıza- fazla sonbahar ölüm reçetesidir alın, alın, alın- bu bir nefret değil sevgidir Allah’a kanatın kanatın- etin besin- yesin- hayat yardımsa ölüm dilensin bu sıska bedenim ama siz gidin! gidin hep yumurtlamaya yer arayan kokuşmuş yalan yumakları, kedilerim sizle oynamayacak artık artık bahçenizde dolaşmıyorum! elleri ceplerinde vole öldü- geldiği yere geri döndürdüm onu komedyen size dikenli takılar taktım- güldürün bizleri hahaha salaş günlerden birisi, kalktım sigaramı yaktım karanlığın yerine- ben bunu yaptım, siz olmayana inanın- inanın alıştım çürümeyi bekliyorum öldüğüm yerde oturduğum bu koltuk mezar taşıma ne çok benziyor- her renk aynı renktir bende şiromansi ve katina’mın aşk falı yoruyor kelime seçtirdim, seçtim, seçildim kalibre vur beni- ben hep vurulurum su dibi hapis mi- her şey hapistir, geceyi çalgı yapmış tanrılardan soğuk titreyen çenesine akan şelale boynu martıların göbek kordonuna denkleşir kızıl saçı- cehennem oyunu çal beni, çal beni, çal madam çalmadan söyle sesi, böyle besin, et yesin- hayatta kaldımsa haykırsam sonumu böylece-kimce diliyle sessizce- her sessizlik- ses kırılmasıdır gece susar gittiğimce- içimdeki tanrı ölür Payanda |
"Çağrılmayan Yakup" tadındaydı valla.
Bu memlekette üretilen en kalite mal şiir, onun da okuru yok.Bu nasıl çelişki anne?
Güzel güzel güzel.
Ama bir daha yazma.
Şiirimi gölgeliyorsunuz:))