Serseri
Serseri
adam yere çalmış tekmeliyordu: sordumsa da söylemedi yağmur diliyle az geçtim gölgesini hemen telaş etti aklıyla bir elma soydu-- elma yasaktı Âdem dedik, adımı unuttum dedi dediğiyle kaldı yol bizden daha çok ilerledi kırmızı burnunu bir palyaço anlattı aynada devrilmiş bir kadın vardı kaldırdım onu: buseledim gömleğine yakıştı üstüne elin kan kokusu iğnesiyle batırıp çıkardı terzi son gecesine sakladığı o derin uykusunu. adam hızlıca vuruyordu: sağlı sollu, dur dediysem de durmadı su birikintisiyle az daha süsledi, vız daha geçirdi balından dişiyle bir elma tadıyordu-- dil yangındı Roma dedik, nereden geldiğimi ne bileyim dedi dediğiyle kaldı kimliği bir cin tarafından daha belirliydi sarı hüznünü bir duman anlattı yorgun gemilerden kalkarken rıhtıma soyulmuş bir kadın vardı: elma sandım onu yaklaştım iç cebine sonbahar çalmıştı hemşire geldi yanına batırdı çıkarmadı ölmek istediğini duyan annesinin sesini. adama bir adım kala gördüm: dövüyordu kaderini ayaklar altına almış tanrının gözü önünde tekmeliyordu ağzından laf alana dek onu kader, benim suçum yok diyordu-- adam bunu duymazlığa vurdu Payanda |