Yürüyorumilerde yalnız gölgesi belirgin güvercinbeyazı kanatlarında uçan bir ışık demeti önce dönüyor çevresinde mevlevi etekleri aşk şarabından başı döngün insancıllığından içiyorum içtiği sevgi ondan çıkıyorum yola karanlık çatılarda ayla birlikte kulak verip karanlığın sessizliğine bir bardak düşüyor mutfağın eski betonuna cam kırıkları ayağımı oyalıyor durmadan ağ örüyor duvarlarda örümcekler gölgesi belirgin ilerinin umut mavisi menekşeden sıkı tutuyorum kalemi elimde yazıyorum bir dağ odunu bağlamışlar gözlerime insanın tavuktan değersiz olduğu dağlardan kesip her tür ayrılığa bırakmışlar odunu fırlatıp atacağım çözeceğim kırk düğümle bağladıkları kollarımı yürüyorum ayla birlikte alaylı gülüyor karanlık pencerede saksıdaki sardunyanın kırmızı yüzü bir parça koparmış aydan bilemiyor nereye gizleyeceğini ilerde beyaz zambaklar gölü bekliyor küçük güvenli adımlarımı bataklık değil iyiki boğazıma sinsi sessizliğiyle batan karanlıklar bir tarla dikenli verimsiz asık yüzlü, sağlıksız elinden tuttuğum çocuklar bir kaç tepe aşınca ince taşlı yoldan geçiriyorum ay’ı iğne deliğinden kör yerde yaşlı söğüdün dibindeki karıncalara varıyor yansıması rüzgârlı perdelerden giriyor evlere ilerde demek istemiyorum var olan şu an ayaklarımın soğuk eklemlerini ısıtacak fırtınasız ay yutkundurmadan titrettiği yürek telimi çalayım tımbırdatayım dut gibi yere düşen insanlar ezilmesin Nazik Gülünay |
sevgi bağı örüyorum
uzaklarda görüyorum
sana doğru koşuyorum..." Tahir Kutsi Makal
şiirini anımsadım şiirinizi okuyunca
sağlıcakla