Söylediklerimin yanında
Vaktin kala’sında tutuklu kalmış söyleyemediklerim
Tüm söyleneceklerin adresi senin yeşil gözlerin
Hani çok anlatacakların olur ya
İçinde dolu dolu, kıpır kıpır
Kıyamazsın apak söylemlerine
Düşmesin dersin zehir zemberek dillere
Muradın olsun diye anlatırsın Murad başında;
Alsın götürsün istersin sevgiliye
Süzülerek gönlün imbiğinden kanarcasına akan
Lügatte karşılığı hasret olan kelamları
Dostluğa kavletmiş sırları
Alıp beraberinde yare götür diye tembih edersin..

…

Bilir Murad
Ezelden tanışıktır Sevgiliyle
Anlatırsın;
Dokunur Murad’ın serin sularına aşk
Ta Diyadin’de Eleşkirt’te duyulur sevdanın dili
Mezopotamya dillenir
Muş ovasında söylenir..
Duydukça;
Gönlüme yerleşir ağlamakla gülmek arası bir garip sancı
Yolu rahvan yalnızlıklara
Zılgıtlarla oradan ses verir Malazgirt ovası

Murad’ım
Sevgilim
Gör içimi
İçimde murad almamış mevsimlerin umarsız göçü
Gecikmelerin, mecburiyetlerin koynunda sancılı.
Zaman kanar yokluğunda acılı
Ne desem nasıl anlatsam
Akıtsam sözyaşlarımı dinler mi ola
Murad suyu başında döksem sana halimi ahvalimi
Bilirsin
Yormak yorumlamak harcı değil yabanın
Bir tek sana malum, sana malumdur sırrı ferdanın..


Güz talanları değse de gül yapraklarına
Hasret sağanağı ağlayışlarımızda sulanacak bu kıraç toprak

Kimbilir Murad’la yetecek baharda ne sürgünler verecek
Güz ile bahar üstüne

Sözler düşecek sevgili
Kül ve gül üstüne

Kalemler kırılacak yazgıya tamam diyen
Zaman ve yara üstüne

Bir bozkır gülümsemesi dirilecek
Saz ile türkü dilinde...

Artık gülümse..


Perihan KILIÇ
ESMİZE 9 Eylül 2012