23
Yorum
5
Beğeni
5,0
Puan
5865
Okunma

Çok eski zamanlardan geliyorum
Nice fırtınalardan, boranlardan geçtim.
İhtiyar umutlarım vardı ceplerimde
Henüz kullanmadığım…
Ümitlerim ki ömrüme katık olmadan yaşlanmış.
Zaman zaman gücüme gitse de yaşamak,
Darağacında nice zamanlar tükenişi bekledim…
Boynuma asılmış fermana dair yoktu şikâyetim,
Ne de olsa hayatı ben bundan özge bilirdim.
Zaman ardı zaman yaşayan bir yorgunumdum
Bir gün açtın yüreğinin kapısını
Gönlünün kıblesinde dinlenmeye geldim.
Sönmüştü arzularım, küllenmişti heyecanlarım
Umutlarıma od almaya
Yüreğinin mabedine geldim.
Senin yanında ağlamak istiyorum
Yaralarımda taşlaşıp kalmış iltihaplarımı
Gözyaşlarımla sökmeye geldim.
Gün muştusu bir vakitte;
Kederime tehir ettiğim sevdalara hasretken,
Sen yüreğimde bir has bahçe kuran,
Gönlümün düş aynasında açan,
Çiçeklerin kokusunu duyuyor musun?
Fazla söze ne hacet;
Gönlümün gülnihal bestesini dinliyor musun?
Gülüşlerinin kokusu ile
Yeşerdi demiştin bin bir renkli gülfidanı
Gül ki kaynağı bildiğin masumiyet,
Masumiyet ki;
Meryem oğlu İsa’dan bu güne taşınan.
Bir yol ki gözlerinden kalbine ulaşan,
Bakışlarının ötesi bir diyara
Mutlulukla levhası olan sorgusuz adresim,
Turnaların kanadına taktım dünleri.
Telef edilmiş anlar sökülürken dimağımdan,
“İşte sana hayat” diye içtim sevdayı sunan ellerinden.
Yüreğimin içli şarkılarını çağlayana dönüştüren,
Şimdi bahar gözlü türkülerle çağır beni…
Şiirin sonsuzluk düşlerinde,
Rıhtımda kalan sevgili misali
Hasretle bekle beni…
Perihan Tunçok KILIÇ
ESMİZE
İZMİR 7.8.2011
Bir şafaktan bir şafağa yol alırken…
5.0
100% (18)