Güç doğdu güneşgüç doğdu güneş yırttı kızıllığı dev çamın arkasından irileşti evlerin sisli görüntüsü kuş sesleri doluştu sessiz sokağa uykuyu bırakıp yola koyuldu işçiler ben sokakların beyaz badanacısı şiire gerekir diye duydum kuş seslerini yaklaşmak için içimde bir tomurcuk gibi büyüyen insan sesine güneş gibi yırtmak istedim karanlığı kaç dağ aştım bir duman sanki ağızlarından çıkan nefesler kimse görmeden dallardaki serçeleri yürüyüp gidiyorlar hızlı hızlı soruyorum nasıl yürüyüş bu elleri ceplerinde özgürler mi bir devin cebinde mi cepleri sorgun bile azgınlık sayılır görmedin mi nasıl koşar kemiğe köpekler sen özlerken apaydın bir dünyayı düşünürler eteklerinin altında ne var gizin ne ayaklarının altında bıraktığın bembeyaz kar izi işte gözleri kamaştıran güneş doğdu işbaşında işçiler makinede ezilen ölü işçi de sonsuz uykuda mezarı delip giremeyen güneş sen güneş misin be bir göz boyayıcısın yalnız tutsaklara ulaşamayan tımarhanelik ettiğin insanlar da yürüyorlardı elleri ceplerinde sabahın ayazında sigara dumanı gibi solukları devin ellerinden büyüktü elleri uyuklayan dev mi ağzını kulaklarına dek gerip yolumuza bakan duvarın karınca oyuğunda halk, halk mı yoksa coplanıp kıskıvrak bağlanıp ne renk olursa olsun halk köstebek yuvasına sığınıp dikensiz bir yol arayan ağaçlar kuru kımıltısız duruyorlar boz gökyüzünde uçları ay eski bir parıltı eskimiş pantolon dizleri soğukkuyu ayaklarında topa tepiyor çocuklar yolda kırmızı bir traktör geçiyor yanlarından ayağa kaldırıp tozları toz yutan kim kolkola gidiyor sayrı yüzlü karı koca romatizma bacaklı bir adam kim görüyor yüreğimizi yüreğimiz tepilen top sağlık ocağı kapılarında yerlerde görünen ışıltılar sümüklü böcek mi yoksa halk mı Nazik Gülünay |
Kutluyorum Nazik Hanım.