SANIRSIN Kİ...Sanırsın ki Başımdan gitmezmiş kavak yelleri, Sanırsın ki Ruhuma zindanmış gözlerin. Sanırsın ki Aslında italik bir ivmede başlarmış bu yarış. Sanırsın ki Kan pıhtısı ve sen, Ziya akan bir yalnızlığa koşarmış. Ve biliyor musun? Her şey ilk yanılgıyla başlarmış. Dedim ya hani, Kapamadan o gözlerini, Ve gömülmeden uçsuz bir sahranın kumdan kalesine, Yada doldurmadan umutlarını bir eskicinin yamalı heybesine. Sonra gelsem diyorum sana, Doğurganlığını yitirmemiş bir güneşin, , Hüzmesinden sıyrılan bir tutam nar ile, Sonra saysam yağmurları birer birer, Sonra biriktirsem avuçlarımda bulutları. Kutsalımsın desem sana, Ekmeğim ve suyum olsan! Yada mülteci bir nazarla. Göğe başkaldırsam. Kızar mısın...? Oysa sen sanırsın ki Güneş yitirmiş doğurganlığını, Kurumuş yedi renge münhasır göğsü. Oysa sen sanırsın ki Artık şarkılar hep hüzzam çalar. Unutulmuş suzidilara diye bir makam. Oysa sen sanırsın ki Gökler hiç ağlamazmış, Ve sanırsın ki yağmurlar sayılmazmış, Dersin ki Hangi bulut bohçalanır havada. Hangi yağmur tutulur ki avuçta. Bilmezsin ki inci mercan, Bulutlar hep başımda, Yağmurlar gözlerimde. Ve bu iki elim başımın esaretinde. Şimdi sanırsın ki Hiçbir şey değişmemiş hayatta. Yine yağmur yağmış, Yine esmiş rüzgar. Yine sabahın en seherinde uyanmış bahar. Yine bir serçe telaşında çırpınmış zemheri. Yine kör kütük sızmış saçlarıma kırağı. Sanırsın ki Sen gidince,akrep yine kovalarmış yelkovanı. Sanırsın ki Bir hüzün sarmazmış yürek denilen o masum canı. Bilmezsin ki Bilmezsin ki gülüm işte tam şuramda, Hani acılarının kaşıksız sofrasında, Hani ağrıyan yanımın kapı komşusunda, Bir kara kazan kaynar durur. Ve bilmezsin ki Ayrılık bir adama bu kadar vurur. Oysa sanırsın ki Unutup gitmişimdir seni. Hayat devam ediyor demişimdir. Üç gün ağlamışımdır ardından. Dördüncü gün acıkmışımdır. Falan filan işte. Ama bilmezsin ki Bir demir lokma Takılır durur kursağıma. Bilmezsin ki Ne esen rüzgar aynı, Ne uyanan bahar. Ne çırpınan zemheri aynı, Ne güneşten sağılan nar. Ne saçlarımda hüküm süren kırağı aynı, Ne saatin akrebi Ne masum yelkovanı. Aynı değil inci mercan aynı değil... Sen sanırsın ki hiç yanmamışım. Hiç üstüme devrilmemiş dağlar, Hiç tırnaklamamışım toprağı. Hiç değişmemiş hayatın yüzüme çizdiği yolları. Hiç sanma gülüm hiç sanma Bana senden kalan, Bozulan yeminler, Geri alınan tövbelerdir. Ve unutma ki Senden sonra hayat, Kanadı kırık mavi bir güvercindir. Engin Badem |