İSMİMİN SAHİPÇESİ“Ne vaktinden önce gelir,ne vaktinden sonra ölüm... Ansızın! bir İstanbul sıcağında soldu gülüm” Bir ikindi öncesi, bir bulutsuz hava, Seni düşünüyordum,seni amca. Aldırmıyordum; Ankara can doğruyordu lokmamıza. Sen kan! Hayat kaleminin sahipsiz hokkasına. Oysa; Oysa yine ekmek derdindeydi martılar, Benden uzakta,sana yakın. İstanbul’da. Senin derdin neydi be amca. Susarak boyun bükerken Azrail’in çağrısına. Gözlerin... Gözlerin daha önce hiç bakmış mıydı böyle boşluğa. Ve ekinlerin... Ekinlerin hiç bu kadar yanmış mıydı? Hiç bu kadar sararmış mıydı yeşil teni ağaçların? Ve bu zamanda hiç bir başak, Dudağından öpmüş müydü çatlayan toprakların. Seni böyle anmak istemezdim.Bağışla... Oy benim baba yarım...Bağışla. Can yoldaşım,amcam...Bağışla. Seni kim sığdırdı amcam, Dört kanatlı bir tahta kuşa. Oysa sen bir telefondan gelen, Ağlamaklı bir ses tonuna sığamazsın ki, Gözlerin son bir kez menzil kurmadan gözlerime, Ve tetik düşürmeden sözlerin sözlerime, Gözlerini böyle yumamazsın ki. Seni böyle anmak istemezdim...Bağışla Oy benim baba yarım...Bağışla. Can yoldaşım, amcam...Bağışla. Şimdi böyle avlusunda caminin, Kapanan gözlerine bakmak ne kadar acı, Ölüm güzel şey ama amca, Bu benim tattığım kaçıncı acı. Kapılar gıcırdadığında, Kitlendiğinde ağzındaki dişler. Ve toprakla kıyıldığında nikahın,davulsuz, zurnasız. İki el arasında gizlenen başlar görürsün.. Derdin ya hani. Ve düştüğünde yere yağmursuz bir bulutun son nefesi. Beni yüreğinde bulursun oğul... Derdin ya hani. Şimdi kimden sorayım seni amca, Herkesin ellerinin arasında gizlendi başı. Ve tarifi mümkün olmaz bir halde çatıldı kaşı. Yüreğin ses verir mi bana amca? Çözülür mü ki dilin; Koparıp atsam çenene bağlanan bezi. Bana gözlerini açar mısın amca? Dokunur musun parmaklarıma? Seni beklerken camiide, şurada yanında yanı başında. Şimdi bilsen kollarıma hasretinin çoktan takıldı bilekçesi. Seni unutmam mümkün mü ismimin tek sahipçesi? Hangi yana dönsem ağlayan gözler . Bir senin gözlerin kapalı,amca. Bir senin gözlerin kuru. Bir senin teninde donukluk amca. Bir senin yüzünde burukluk Bu kadar kısamıydı be amca konukluk...! Şimdi gittin bırakıp körpe yavrunu bir başına, Martılar yine aç,martılar sefil. Gitmem sen merak etme; Tabutuna atmadan üç beş karanfil. Seni böyle anmak istemezdim...Bağışla Oy benim baba yarım...Bağışla Can yoldaşım, amcam...Bağışla. “Ne vaktinden önce gelir,ne vaktinden sonra ölüm... Ansızın! bir İstanbul sıcağında soldu gülüm” “Adımı yazmıyorum amca şiirin altına.Çünkü adımı sen vermiştin unutamazsın ki.Ruhun şad olsun canım amcam...Yeğenin” |