Gözlernasıl gözü kara tutulmuştum gözlerine yanımı önümü göremeyecek kadar deli deli nehirler akıyorken içimden her an seni yitirecek olmanın tedirginliğinde aşk sanki bürünmüştü suretine sen diye insanlaşıyordu, baktığım bütün yüzler gitme, kal desem gözünü açacaktı ateş böceği hep uyanık kalacaktı uyku çiçeği zamanında gelecekti, yelelerini savurarak atlar karartma olmayacaktı gepegenç sabahlarda karmakarışık bir yüz düzleyecekti çizgilerini geri geri gitmeycekti adımlarımız aşka her ayrılık saatinde üzülecekti bizimle bütün kasaba bir ölü suratıydı yüzlerimizdeki hüzün çekilir gibi damarlarımızdaki kan yollar susardı özlemi bakışlarımızca sessiz mahsun nasıl gözlerinde konuşurdu gözlerim bir bahar yağmuru başlardı inceden sığ kalırdı söz, dururdu silinirdi kim varsa bu dünyada pılı pırtısını toplayıp kaybolurdu hemen koca bir evreni içinde taşırdı oysa bütün güzellikleri, kalabalıkları, yalnızlıklarıyla içindeki hüzünler akardı birdenbire soluksuz dinlerdi yürek birbirine çarparak akan notalarda ten kaybolurdu çevre kaç kez dolanırdı çevresini kim kavrulurdu bu yangında harlı ateşti gözlerin güneşe bakarsın da hani öyle can yeşil kalırdı, kalbimde bana ayna yalnız ikimizi gösteren 23. 7. 2012 / Nazik Gülünay |