duruyorduk sessiz ve umarsız bir gece köpekler havlıyordu soluk alıp verirken yarı ışık odada evimizin önü karanlıktı
tiz, dağları delen şarkılar söylüyorduk hiçe sayıyorduk. var olan karanlığı sokağa bırakıyorduk avuç sıcaklığında gülü bir öpüş bir gülüş düşüyordu kimi gün taş ayakların değdiği yola savruluyordu ellerimizden umutsuzluk ayrılık ölüm
duruyorduk güneş iliklerimizi ısıtır can, diyordu kimileri gülüp geçiyorduk daha sıkı bürünüp giysilerimize şalvarımızın paçaları toprakta su arıyorduk
savaşlar oluyordu bir yerlerde bizim savaşımız kendimizle işimiz gücümüz direncimiz savaş geçmişti bizim için, tarihti gerçek savaş yaşamamızdı
her bahar sarı kır çiçekleri açıyordu taşlı çalılı yollarımızda yenerek gelecek korkusunu atıyorduk ilk adımı taşlı tarlanın bahar yüzüne
eğiyordu selvi kavaklar dallarını sallanıyorduk işe yarıyordu çalılar sorguya çekiyordum ellerimi beynimi ne işe yarıyorsun?
yüreğe dikilen gül parmaklarımın kavradığı kalem düşlerimin bayramı yar dört duvara kapanan insan
ne işe yarıyorsun?
duruyorduk bir ucunda dünyanın el fabrikasında un öğütülürce eller öğütülüyorlardı
sevdan deniz gibi, yürekli ölüme karşın dimdik tomurcuklar bıkmadan açıyordu nisan’da büyütmeye çalışıyorduk çocuklarımızı küçülmeye başlıyordu düşlerimiz kırışıyordu alnımız göz altlarımıa yerleşiyordu halkalı izler duruyorduk
alt alta, üst üste sağda, solda yukarıda, aşağıda
herkesin doğrusu yine en düz kimimiz şehit kiminin ölüsü süpürgelik kan oturuyordu ağlamaktan gözlerimize altta üstte aşağıda
kim yığıyordu yüksek yoz tepeleri bu kof yağmurları kim yağdırıyordu gitmiyordu ülkemden ölüm davulları çalıyordu, güm güm güm duyuyorduk uzaktan sağda, solda
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Öylesi çok konulara değinmiş ki uzun şiiriniz... Toparlayamadım... Şehitler vermişiz. Eski şiiriniz olduğuna göre 12 Eylül öncesi olmalı... Bir de taşlıtarla sözü geçiyor... Bu Taşlıtarla Gaziosmanpaşa'nın eski ve halen halk ağzında süren adı mı? Benim de gençliğim bir kısmı o taraflarda geçşmişti. En iyi anımsadığım bir belediye otobüsündeyken yok kenarlardaki yaprakların biraz rüzgâr biraz da otobüsün sürtünmesi nedeniyle açık pencereden gelen hışırtısıydı... Nedendir bilmem, bu sesi bir daha duymayı çok isterim... Kutluyorum güzel şiiriniz için...
Yaşanmışlığın sitemkar özleminden, yaşanılanlara da tepkili iz düşümleri içinde anlamlı ama beyhude arayışların isyanı.. Şiirin uzunluğu okuru yorsa da, sabırla ve anlayarak okunduğunda şairin meramını anlamanın, şiirin derinliğine vakıf olmanın yanısıra, okur kendinden de bazı kesitler bulabiliyor. Felsefi yanı ile edebi yanı aynı oranda haz veren bir eser olmuş, kutluyorum üstadım.
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.