Sabaha karşı üç gibi Açıldı kapılar Bir adam elinde son kozuyla girdi içeriye Kara giysiler içinde Başında kanatlı bir kasket - zoraki giydiği nasıl belli- Dedi ki, “Öyle kal. Birazdan burada Hep hayalini kurduğun şey olacak Yalnız Şömine yanmalı Kansızlık üşütüyor insanı.”
Bir ateş düştü bacadan Adam bağırdı: “Tanrı son dilekler için vardır!” Şömine yandı.
Üçü beş geçiyordu Başka bir adam han kapısını araladığında Dilinde son sözü. Kızıl giysileri ütülü. Alnına dökülmüş uzun beyaz saçları vardı. - sevdiği yanın aksine yatırılmış oldukları Nasıl da belli.- İlk gelen onun bir adım önünde duruyorken Başını kaldırdı ve Dedi ki, “Öyle sus. Birazdan burada Asla hayal edemeyeceğin bir şey olacak Yalnız Bir kadeh bir şey içmeli Dilsizlik susatıyor insanı.”
Hanın sol kapısı gıcırdadı. Sonra Havana -On sekizinci yüzyılda Vebadan ölen bir hizmetçi- Elinde bakır tasla çıkageldi.
Birinci adam Eldivenlerini çıkartıp şömineye karşı Ovuşturdu ellerini Yeni gelen Sade bir yutkunma efektiyle Tastaki şeyi içiyorken.
Duvardaki dev sarkaçlı korkunç saat Aydınlandı üçü on geçe Bir kere daha aralanınca kapı Pembeli bir adam Ruju biraz sarkmış Son yüzüyle girdi içeriye
O biraz mahcuptu ilk ikisine nazaran İkinci adam elindeki tastan son yudumunu çekerken Yeni gelen pembe paltosuna sarılıp Bir adım gerisinde durdu. Ve dedi ki, “Öyle bak. Birazdan burada Hayal bile etmek istemeyeceğin Bir şey olacak. Fakat, Önce gözlerime Koyu mavi bir rimel gerek Renksizlik Silikleştiriyor insanı.”
Birinci ilk defa geri döndü ve En son gelene baktı. “Tanrım! Şimdi bunu gördüm ya. Sana isyanımdan vazgeçerdim Yalnız. Hala dinmedi içimin sızısı. Eğer onu bana bir işaret olarak gönderdiysen Üzgünüm.”
İkinci adam sarhoş ve suskun. Hizmetçiye sarılmış öylece duruyor. Hizmetçinin gözleri yok. Kimseye bakmayışı bu yüzden.
Yeni gelen Birinciye hiç aldırmadı. Fakat, başını dev avizeden yana çevirip Ağladı. “Tanrım, Beni bunlara ibret için gönderdiysen Seni affetmem!”
Hanın sol kapısı açıldı Ve dev kanatlarıyla doldu salona Pegasus. Ağzında getirdiği rengarenk paleti Üçüncünün tam gözlerine attı. Ve kişnedi
Saat durdu. Üçü çeyrek geçe. Han tamamen aydınlandı.
Artarda uzanan üç adamın Muhtelif yerlerinden sızan kanlar Vebalı hizmetçinin kabarık yeşil eteğinin Altında bir yerlerde toplandı. Birincinin bileği Kederli bir kanyon gibi Ayrık. Ve kızıl sular altında kalmış.
İkincinin açık kalan ağzında sinekler uçuşuyor -arada hizmetçi onları Eliyle kovalasa da.- Kesik bir dil hemen yanında Bir sol anahtarı gibi kıvrılıp kalmış.
Üçüncü gülümsüyor Yüzü rengarenk ve tastamam Bir ay kadar güzel. Yalnız kemerinden aşağısı bir metre ötede çırpınıyor.
Ben: Mutsuz adamların geçtiği Son gözler. Yorgunum bu gece Havana -zavallı kör kız- Çekil odana artık. Bu saatten sonra Ölecek adam yoktur.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
MUTSUZ ADAMLAR KONÇERTOSU şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
MUTSUZ ADAMLAR KONÇERTOSU şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Sabaha karşı 04.30. Dizelerin efsunkâr iklimiyle müziğin o kadifemsi tınıları aldı götürdü yüreğimi de, ruhumu da, benliğimi de uzaklara; o bilinmedik, henüz kirlenmemiş, aldatılmamış, hoyrat ellerin örselemediği diyarlara...
Gecenin sessizliğinde dizelerin insanın ruhunu soyan tınılarıyla kendi içselliğim kaynaştı; bu gizemli sessizlikte bu tınılarla, dizeleri giyindikleri giysilerinden soyarak, yalın ruhlarına eriştim, ne dediklerini duyumsadım…
Bu nasıl bir derinlik, nasıl bir içsellik, anlatamam! Müzik bu kadar mı güzel, etkili olur, bu kadar mı isabetle seçilir! Şiir konusuyla (!)değil de, konunun işlenişiyle ilginç! Böyle bir konuyu tv. Dizilerinde seyretsek bu kadar etkili olur muydu? Sanmıyorum! Hatta kanıksanmış ve itici bir görsellikle ilgimizi çekmeyebilirdi! Ama bu şiir…
Bu derece etkili bir şiir diliyle ve böylesi bir konuyu öyküleştirmek; bunu yaparken de -dizeler arasında - söylemde hissedilir bir giz yaratarak finale değin bunu sürdürebilmek büyük bir beceri…
Yer yer ironi… Bir tutam -acımtırak- yerginin harmanıyla öykülendirilmiş muazzam bir kurgu… Kahramanların ruh çözümlemeleri ve durum tasvirleri müthiş!
Yine gerçek yaşamdan kesitlerin masalsı anlatımı ve şairin özgün şiir diline uygun muntazam imge ve betimlemeleriyle, başından sonuna değin sürükleyici bir şiir dili; temiz, duru, düşündürücü ve hepsinden öte, okur zihninde o kara kareyi (!) o fotoğrafı resmedebilmesi…
Nesir kadar şiirde de olaganüstü bir yetenek olan Aynur Engindeniz kaleminin farklı renkleri, farklı tınıları...
Sizi seviyorum Aynur Engindeniz! Ben ki; öncelikle evlâtlarımı, kardeşlerimi ancak bu derece koşulsuz, beklentisiz ve sonsuza değin severken…
Siz ne güzelsiniz, her cümleniz emeklemelerime kudret veriyor. O akdar mutlu oluyorum ki varlığınızı hissedince. Artık kimse kimsey, böyle riyasız ve karşılıksız sevmiyor. Sizi tanıdığıma ve kazandığıma daima şükredeceğim sevgili şairim.
Aynurcum. İşte bu gecenin 3 ünde görülen kabus gibi... Ama anladım o kabaran yüreğinde suskun ve durgunluğunu. Görmek istememek ve sesizce istenene yönelmek.. KUTLUYORUM:..
Gecenin sessizliğinde dizelerin insanın ruhunu soyan tınılarıyla kendi içselliğim kaynaştı; bu gizemli sessizlikte bu tınılarla, dizeleri giyindikleri giysilerinden soyarak, yalın ruhlarına eriştim, ne dediklerini duyumsadım…
Bu nasıl bir derinlik, nasıl bir içsellik, anlatamam! Müzik bu kadar mı güzel, etkili olur, bu kadar mı isabetle seçilir!
Şiir konusuyla (!)değil de, konunun işlenişiyle ilginç! Böyle bir konuyu tv. Dizilerinde seyretsek bu kadar etkili olur muydu? Sanmıyorum! Hatta kanıksanmış ve itici bir görsellikle ilgimizi çekmeyebilirdi! Ama bu şiir…
Bu derece etkili bir şiir diliyle ve böylesi bir konuyu öyküleştirmek; bunu yaparken de -dizeler arasında - söylemde hissedilir bir giz yaratarak finale değin bunu sürdürebilmek büyük bir beceri…
Yer yer ironi… Bir tutam -acımtırak- yerginin harmanıyla öykülendirilmiş muazzam bir kurgu… Kahramanların ruh çözümlemeleri ve durum tasvirleri müthiş!
Yine gerçek yaşamdan kesitlerin masalsı anlatımı ve şairin özgün şiir diline uygun muntazam imge ve betimlemeleriyle, başından sonuna değin sürükleyici bir şiir dili; temiz, duru, düşündürücü ve hepsinden öte, okur zihninde o kara kareyi (!) o fotoğrafı resmedebilmesi…
Nesir kadar şiirde de olaganüstü bir yetenek olan Aynur Engindeniz kaleminin farklı renkleri, farklı tınıları...
Sizi seviyorum Aynur Engindeniz! Ben ki; öncelikle evlâtlarımı, kardeşlerimi ancak bu derece koşulsuz, beklentisiz ve sonsuza değin severken…
Saygı ve sevimle sonsuz selâmlar, dostça…