DÖRDÜMÜZE BİR DÜNYA
“güneş...”
/senin gözlerine bakarak kuş seslerini dinlemek, demek ki bahar bu sabah, yeniden gelmiş diyebilmek/ işte bir çocuk süt kokulu rüzgarlar üflüyor, sütliman denizlere küreksiz ve dümensiz bir sandal yol alıyor, bilmediği sahillere. ...ama doğumun başka tarifesinde gözyaşıyla açmış çiçektir ölüm, yaprağını düşürür kaldırımlara her sokakta ayrı renk bomba patlatır, ama bu kimin umurunda. sen sakın bakma o tarafa… “ben...” /kutup soğuğunda yanıp, çöl sıcağında üşürken, yüz yerden kırık kolumu, yenimin içinde gizlerken/ bu sahilde şimdi öyle ıslak ve yalnız, dünyamın en sonuyum dün rüzgâr üfleyen o çocuğun, tükettiği soluklarla doluyum. ...ve üstüne bir nefes daha çekiyorum bundan sonrası, ufuk çizgisinden de öte bir ışıksız aydınlık ya da bilinmez bilmecelere sır vermez, aydınlık gibi karanlık. işte böyle bir şey yalnızlık… “bir de ay...” /susmuş sesleri dinlerken senin gözlerini düşlemek, gece en yakın yarındır diye, yeni baharları beslemek/ derken yalçın dorukların ardından, yükselir bir gümüş tepsi şiirin şaire armağanıdır bu, inanın tanımaz bile yazan kalemi. ...ahhh bir de çalıverse kapı zilimi yürekte ‘bekleyiş’ makamının son şarkısı, en sabırsız fasılda seni karşılamak için güneşle birlikte, bak ’ay’ yanıbaşımızda. gel artık canımın içi, geç kalma… Cevat Çeştepe |
Kutlarım şairim,,çok özlemişim şiirlerinizi..