Nisan'ın tanığı kiraz mevsiminden uzanacağız Temmuz'un çimenlerine
’Sönmüş bir dağın kokusunu içime alayıp susayım seni’
hangi yana dönsem vapurum sen oluyorsun.. Senin kadar kendisinden bahsedipte kendisiyle ilgili bir şey söylemeyen biri daha yoktur herhalde! haddinden fazla sessiz sonbaharlar düşmeden ellerine düşlerini yüzdürdüğün o beyaz vapurdan çivit dalışı yapabilirsin artık! tam da umuda dair yazacakken üstelik bir sokağın kimsesizliğini bir çocuğun titrek masumluğunu bir çiçeğin canlılığını nabzımızda milyonlarca melodinin ritmine tutunarak ıhlara ve zeytinin ağaç kardeşliğini sustum bozulmasın istedim gıyabında düşlerim kaç gecedir içimde sıra sıra iklimler salkım salkım hüzünler yürüyüp geçiyor cevapsız sorularım sana dair yazacaklarımın puntosunu büyütüyorum yüzüm,o sedef kaplı vapurun güvertesine düşmüşken yakamoza çığlık düşürdün uzanıp baktım yüzüne yanaklarına gizlenmiş kıpır kıpır binlerce çocukla söyleşip durdum yine de yakamoza çığlık düşürdün,çiğ damlası! bugün gün kızılcık şerbeti renginde martılar alabildiğine gökkuşağı üstümüzde perde açılır,her kesler bekler sanırsın birazdan alkış tufanı kopacak yerden göğe selamlarsın yine de boş gözleri ve toplayıp bütün replikleri girersin akşamın baharat kokan koynuna perde kapanır,düşlerimin en ince dalında çiğ damlası bir şiir uyur’.. senin ismin gökyüzündedir gözlerin yağmur yüklü buluttan senin saçlarından yakamozları toplarken ellerim yaşam daha rahat tutunsun diye ömrüme uzatıyorum saçlarımı |