bugün benim bayramım çocuk dışarıda polis, asker, öğrenci, bayrak, bando ve dayak; sokak müzisyenleri, deliler, şarapçılar ve evsizler yürüyorlar, ihtilal meşalemi tutunamayanlar taşıyor.
bugün benim kabul günüm çocuk ; heseplar benden aşktan şiir yazılır zannederdim kalemtraş cinayetlerinden geliyordum bir kalemi astım narağacına hakim kırmadan sevmeden de yazılırmış anladım.
insan ne güzel çocuk, öldürerek çoğalıyor.. bu arada, sana çocuk dememe alınmıyordun degilmi ?
içimdeki otobüs çöplüğünün üzerinde zehirli kelimeler dönüp durmakta, ey çocuk! şems’in yurdundan kovulalı beri kelimeler dönmekte, bakışlı!
bardağımızdan gülen eşkiyalaradır sözüm sesimizdeki tülbentli el açmalara miyobuz gözündeki fer titrediğinden
kendi ayağında pış pış kendini masallayanlar türküleyenler kendilerini ses ses kendilerini mızraplayanlar salamuraya yatıranlar bezmişliklerini tuz tuz yatıranlar tenlerini aşka pus çocuk.
penguenler ötüyor taa şuramda buzuldan yalnızlık kırılmakta,ey seyyaresi ömrün! kovduğundan beni, göz hakkımdan ellerinin çizgiler çizmekteyim canımın çekmişliğine, ey zan!
yıkayın beni çocuk pamuğum onun kazağındaki havlardan beyazım ayak bileğinden. ey (d)ölümcül yara! doğur ve sız, giz kapağıma.
"uzaklıklar saatlerin yanılgısıdır dedi oda; ve pencereler aslında duvarlarıdır uzaklıkların"
balkona çıktım dışarıdan seslendim duvar saatine; bilirsin ölülerin içi boştur sallanır dururlar içinde sende öyle sallanır durursun içimde.
duvar saati evi terketti çocuk. karaağaç ormanının iki dudağı arasında gökyüzü, birazdan toprak söyleyecek. apartmanların elleri arasında betonlar boşluktaki izmaritler,martı leşleri konuşacak.
insana batar mı toprak, ağaç batar mı gökyüzüne? çayı şekersiz içenlere çay kaşığı, çizgi film severlere pazar konserleri, sürekli gitmek isteyenlere kapılar ve odalar, bağışlayabilir ancak ağaç ve toprak. kökü içine batanlara ancak gökyüzü bağışlanabilir karşılıksız olarak.
geçen bir zaman evvel, bak dedim hayat! kafamdaki o kadar gereksiz ve bereketsiz malzemeden bişeyler var mı işe yarayan? -sol elinle masturbasyon yapabiliyormusun-. dedi şimdi burda tam o garip keder.
ne demiştim,gemine aldığın yolcudan geminle kaçmaya çalışmak. ne dememiştim ki diyemediğim; çok sevdiğim bir şarkı gibi, evle iş arası boğaz köprüsü gibi,
kahve falında kitap dürtüsü sıcak çorba buharında peştamali nefsin muamması teravih namazında çorabın tek kişiye, iki kişilk bilet en önden acıya. hadi bunlarda olmadı diyelim serbest çağrışımların köy ilkokulunda, sıranın en önünden not yazıp yolluyorum sana; teşekkürler mi?
susma kadın susma biraz düşün. bir sigara yak üstüne, düşün. hayal et karda yürüdüğümüz günü ankara’nın en güzel caddesinde, -en azından benim için öyle o cadde- düşün.
yak bir sigara düşün bir yandan da ama susma. hatırına geldikçe sevişemeyişlerimizi,
cehennem senin değil ki atıyorsun beni içine. atma, düşün. yak bir tane sigara, düşün ama sesli düşün susma. ortalıkta dumandan başka hareket eden bir şeyler olmalı.. düşün kadın düşün, kıyameti düşün. susma.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
susma şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
susma şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.