Düğümlenmiş umut iki kirpik arasınakardelenler darılmamıştı bahara geçerken kervanım düşler diyarından bilmem hâlâ kalmış mıdır gülün kokusu saçlarımda savrulurken küllerim dağlarda rehin kalınca baharlarım ellerimde ekşiyen kanı dolaşır şimdi kanadı kırıldıkça çığlığın dil cürümlü çok evvelden mühürlendi namlusu sükutun sol yanım sürüklerken sabahtan kalan gölgemi sen hep dönüşsüz sen çöllerde sürgündün düş yanıklarından kalan izlerdir sinemde kınalı bebek ellerim yakar hâlâ sinemi karanlığı öperken yüzüm soluksuz kuşluklarda seni ötüştü serçelerim açsalar gözlerini büyür öbek öbek hüzün dikenlerim yaban bağlara astım yağmur düşleri bilmedim toplayacağımı ummandan ölüsünü birer birer kayıp senelerden isteksiz de olsa küstü gülen yıldızlarım tutunan kar toplayan semaya çıplak elli sabahlarım velhasıl hâlâ bitmedi sürgünün derler iki kirpik arasında düğümlü ilmek ilmek ben ki bir yağmur damlası sığmadım koca kainata ya çözül yumağından gel dol avuçlarıma ya açıl yağayım usul usul sensiz bu kadar boş işte böyle dar yüreğim Blackless |
"Bu bendeki bir dert ki, anlatamam kimseye
Kulak verip de beni dinler misin kardelen
Sardı tüm benliğimi, mecalim yok gülmeye
Sende benle ağlayıp, inler misin kardelen
Mis gibi sıla kokan eş, dost mektuplarında
Taze güller yeşerir eski anılarında
Hatıralarla dolu gurbet akşamlarında
Hasret denen türküyü söyler misin kardelen
Bütün duyguları bir deftere yazmanın
Dertlerini duymayan duvara anlatmanın
İçinde ne var ise hep içine atmanın
Ne demek olduğunu bilir misin kardelen
Dostu oldum kaç defa sabahsız gecelerin
Defterimde yeri yok, anlamsız hecelerin
Çözemedim bir türlü bu zor bilmecelerin
Cevabını sen bana çözer misin kardelen
Ne kadar tatırsa da ayrılık acısını
Unutamazsın yine onun hatırasını
Bir kenara bırakıp acısı, tatlısını
Hepsini bir kalemde siler misin kardelen
Anlat sende içini, dök dışına ne varsa
Hiç düşünme kalbimi, bırak yansın yanarsa
Bu derdi sen benimle paylaşır mısın, yoksa
Bakıp bakıp halime güler misin kardelen
Bilirim ben yerini, sormam sana nerdesin
Senin yurdun dağlarda, sen hep yükseklerdesin
Nasıl gelsem yanına, sen hep yükseklerdesin
Eğilip de elimden tutar mısın kardelen
Ah gurbet, sen içimde dinmeyen bir sancısın
Bazen iyisin amma çoğu zaman acısın
Ey kardelen! Sen bana neden yabancısın
Çaldım işte kapını, açar mısın kardelen
Senin de gözlerin yaşlı, ağlamışsın besbelli
Yoksa sen de benim gibi naçar mısın kardelen
Bu topraktan çıkıp da dağları delmişsin ya
Mevsimin gelmeyince açar mısın kardelen
Derdimi de dinledin, sana ağır gelirse
Yine toprak altına kaçar mısın kardelen
Ya ölüm günü gelip de alırlarsa ruhumu
Benimle gökyüzüne uçar mısın kardelen"
Hayrullah Paşalıoğlu