Göçmen kuş bakışları düşerdi payıma Hüzünlü güz türküleri ağzımın siperinde tetik çeker Kanardı dudaklarım Kana kana doyamadığım bir aşk için...
Kış bahçeleri kurardım yalnızlığımda Üşürdü vedayı yudumlayan ellerim Titrek kalırdı sokak lambalarım Saymıyorum sonbarındaki ağacın sallanan son yaprağını...
Az sonra titreyip (sallanıp-sarsılıp) düşecektik Gazel olup toprağa karışacaktık Bir kırkikindi gelip sulayacaktı gözlerimizi Baharlar sen kadar uzaktı bilirim Yinede durmadan beklerim göz göz açaçak filizlerim Kapanırken gözlerim...
Geride boynu bükük kalır resimlerin Siyahından beyazı kaçar Ve ruhum açık bir kundağa sarılır, açılır pencere, üşürüm.. Sonrasında toprak kokar ellerimiz mis mis...
Leylekler tünedikleri yuvasından kanat çırpar Uçarlar uzaktaki sıcak ülkelere Yuva dibinde siyahbeyaz bir tüy kalır geriye Büyütülmüş yavruların kanatlarına takılır ruhumuz İşte o vakit sana kavuşurum Sonunda bir mevsimin ilk ayazında Isınırız sarılırken bedenlerimiz.....
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
GÖÇMEN KUŞ... şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
GÖÇMEN KUŞ... şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Son bölümü tekrar yüksek sesle okursan biraz düzenleme ihtiyacı görünüyor gibi geldi bana. Bir iki sözcük değişikliği ile gerçekten harika bir şiir. Candan kutluyorum. Değerli kardeşime başarılar dilerim. Selam ile
Göçmen kuş bakışları düşerdi payıma Hüzünlü güz türküleri ağzımın siperinde tetik çeker Kanardı dudaklarım Kana kana doyamadığım bir aşk için...
Kış bahçeleri kurardım yalnızlığımda Üşürdü vedayı yudumlayan ellerim Titrek kalırdı sokak lambalarım Saymıyorum sonbarındaki ağacın sallanan son yaprağını...
Az sonra titreyip (sallanıp-sarsılıp) düşecektik Gazel olup toprağa karışacaktık Bir kırkikindi gelip sulayacaktı gözlerimizi Baharlar sen kadar uzaktı bilirim Yinede durmadan beklerim göz göz açaçak filizlerim Kapanırken gözlerim...
Geride boynu bükük kalır resimlerin Siyahından beyazı kaçar Ve ruhum açık bir kundağa sarılır, açılır pencere, üşürüm.. Sonrasında toprak kokar ellerimiz mis mis...
Hazırlığındaki leylek tüneğindeki yuvasından kanat çırpar Uçar uzağındaki sıcaklığındaki ülkelere Yuva dibinde siyah beyaz bir tüy kalır geriye Büyütülmüş yavruların kanatlarına takılır ruhumuz İşte o vakit sana kavuşurum Sonundaki bir mevsimin ilk ayazında Isınırız sarılırken bedenlerimiz.....
___________________________________Dost harikasın güzel bir eser okudum aklıma çok eski bir olay geldi Zamanın birinde köyün meydanının ortasındaki telefon direğinin üzerine yuva yapmış iki tane leylek vardı göç zamanı geldiğinde uçmaya başladılar dişi olan leylek bir anda dengesini kaybederek yere çakıldı köylüler onu alarak tedavi etmeye başlar erkek leylek gitmek zorunda kalıyor ve bir müddet sonra dişi leylek sağalır ve eşi olmadığı için yuvasına gitmez eşini bekler zaman akıp gider göç zamanı gelir dişi leylek heyecanla eşini beklerken bakar ki eşi başka bir eş ile geri geliyor erkek leylek yeni eşini yuvasına getirmiyor onu bir yere bırakıp gerisin geriye eski eşinin yuvaya gelmesini ister ikisi aynı yuvada başlar gagalarıyla ortalığı inletmeye köy meydanında bayanlar tendir de ekmek yapmakta o sıra harlanmış harlanmış tendir o anda leyleklerin gaga kavgası son bulmuştu ancak dişi leylek eşinin başka bir eşle dönüşünü kabul edemedi ve bulunduğu yuvadan hızla kendini yanan tendir in içine attı köylüler yetişene dek leylek kızgın alevde can verdi demem o ki dost yer yüzünde eşini kıskanmayan hiçbir varlık yoktur saygılarımla...
Bugünlerde dilime dolanan şarkıda
"senin gökyüzünde benim yerim yoktu" diyor.
Yazamıyorum bu temayı ben tam bu pencereden ama
sizler yazdıkça böyle beğeniyle,
severek okuyorum.
Tebriklerim ve saygım ile...