Karınca kararıncaşiirler yazardım yorgun zamanlarda kaale almaz işçisin der işin içinden çıkardı adamlar nasıl somurtuk yüzleri vardı anlatamam bir masala bile sokmazdım onları şiirlere kazık çakardı onlar anlamsız sözcüklerden dizeler yazar soğuk sokaklara asardım duvarlarında huzur, derdiyok yazardı ben karanfil sokağını severdim yoksul insanlar yaşardı bir çiçek adıydı sadece karanfil hayatın zik zaklarını çizdiğini bilmezdi kimse gerçekti,kimse bilmezdi ne olduğunu kim ozan, kim işçi şiirler yazardım,yorgun kollarımı dinlendirmek için uzatırdım makinalaşmış ayaklarımı dinlenirdi sırtım her dizede anlam arardım,karınca kararınca nasıl içinden çıkılmaz girdapları vardı anlatamam yürür yürür aynı yola varırdık sözde düşlerimiz vardı yıldızlardan yansıyacak ay pabuçlarımız,gökyüzünde evlerimiz bizim eksilerimizi artıya çevirecekti çocuklar hem ozan hem işçi iğne ucunda yazılırdı şiirler ellerimden giyerlerdi kasabalı kadınlar yalnız eve çıkan evlerde 12. 8. 2009 / Nazik Gülünay |