Gönül Dağıtan
ağlamanın sırası olmayacak ömürde
suyu paylaştığımızda avuçlarımızla... öğlen sonu güneşinin düştüğü bir kentte sessiz bir sokakta düşünmüştüm kavuşmamızı... yaralı yorgunluğuma ilaç gibi geldi yokluğun yaralıyım şimdi sadece haberdarım varlığından... türküsü sarı sayrılıklı köy akşamıydı bende akşamı türküsüz sayrılıklı sarı bir köy... üstüme son yorganım olacak seni düşlemek ölümü unutacağım son anında bile ayrılığımızın... bütün işlerimi erteledim düşlerimi ertelemedim birlikte öleceğimiz ilkbahardaki kelebeğe... yüreği insandan yana büyük küçüktüm çok küçük annemin özlemi kırmızı güllü bir kilimdi ruhumda... kırmızı gülün içinde gözyaşlarım kana dönüşünce sen gül sanırsın oysa şiirini arayan yüreğim kanar... efsunlu bir çeyize benziyordu yüzün kırmızı güllü sulu boya bir resimde birleşecek menzilsiz yalnızlıklarımız... sana yazdığım şiirden ve her şiirden güzelsin sen çünkü tanrının yazdığı şiirsin kimsenin yazamayacağı... ölüm değil sen alış şımartılmaya gönül dağıtanım sana yazdım bu şiiri sonsuz güzelliğinde dağılsın diye efkarım... kırmızı güllü yüreğinin taç yaprağından öpünce ömrüm gözyaşlarım yağmur oldu dudaklarımın çölüne öyle bir dağıttın ki buzul evrenimi öpücüğünle birer ateş yıldızı oldu her parçam geceye...gecemize... ve kayan her yıldızda beni anımsa bu fazla dizede... kağan işçen... |