El-Hâdi
Delalete düşmeden, hidayete erdiren,
Batıldan uzak tutup, Hakkı Hakla bildiren. Kötülükten sakınmak yollarını ilhamla, Süsleyendir ihsanla ve ilahi ikramla. Hadi’nin zıddı, mudil, delalettir zillettir, Hidayet olmayınca, bu da devasız derttir. “Yaratılış gereği, her şeye fıtrat veren Rabbimizdir onları hidayete erdiren” Demek ki “Hadi” ismi, her vara sirayette, Yalnız insana değil, âleme hidayette. “Kendilerin dilinden, peygamberler gönderdik” “Biz onlara hidayet yollarını gösterdik” “Zalim, kâfir ve fasık olana cenabı Hak Hidayet etmem” diyor, mutlaka ve muhakkak. “Doğrusu sen sevdiğine (iltimas gösteremez) (Rabbin izni olmadan) “hidayet de veremez” “Allah kime hidayet, edeceğini bilir, Ancak kimi dilerse, ona hidayet verir” O kalbi marifete, nefsi itaatine, Bütün sevdiklerini, sevenleri kendine, İman ile yüceltip, iman ile bağlayan, Sıratı müstakime kılavuzlar sağlayan. Âlimleri her işin, geçeğine, aslına, Hidayet rehberidir, müşahede faslına. Hidayet ya Tevfik’i, seçkinler için derler, Nebilerle veliler, bunu ifa ederler. Ya da açıklayıcı, indirilen şeriat, Bu da deneme yolu, ilahi bir tafsilat. Peygamberler rehberdir, zanna dayanmaz onlar, İki türlü şerh eder, vahiyle ve keşif bunlar. Hakkın beyanlarında, ihtimale yer yoktur, Oysa aklın hükmünde, delâlet işi çoktur. “Sözü dinleyip de, en güzeline uyanlar” Marifet kokusunu, can evinde duyanlar. Kelam varlık yönünden, bütünüyle güzeldir, Maksada uygunluğu, seçkinlere özeldir. Onlar zahirde değil, hakikat çöllerinde, Lafızdan çıkan cevher, o kutlu ellerinde. Bir insan “Hakkı gördüm” derse doğrusu çoktur, Zahirin görülmeme, ihtimali hiç yoktur. Başka biri “Hak batın, görülmez” diyor ise, Oda doğru söylüyor, kulak gerek bu sese. “Gözler onu göremez, idrak edemez” ayet, Apaçık bir beyandır, başka söze ne hacet? Yol gösteren; o yolu, layıkıyla bilendir, Yolcu ise bilenin izlerinden gidendir. Cenabı Hak kendini, hakkıyla bilmemizi, O kutlu hidayete erdirsin cümlemizi. 31.03.2012…Mustafa Yaralı |