El-Bedi el-Mübdi
Bedi; benzersiz olan, hayret verici güzel,
O kendiyle kendidir, kendi zatına özel. Mübdi; ilki olmayan, örneksiz yaratandır, Ve onların tümünü, sararak kuşatandır. Zatının ortağı yok, sıfatların emsali, Birbirine benzemez, fiillerin her hali. Kıyas bile edilmez, misli bile olmayan, Hiçbir şeye hiçbir an, hiç ihtiyaç duymayan. Allahın kendi zatı, sıfatlar ve fiiller, Hiçbir nesne, hiçbir şey, ona ortak değiller. Âlemlerin bütünü, hakkın aynı değildir, Vücudun aynasına zuhur eden meyildir. Buna göre: ne suret bakanın aynısıdır, Ne de bakan suretten gayrisidir. Aynı şey âlemlerin varlığıyla birlikte, Söz konusu edilen, Hak için geçerlilikte. Ayan olan varlıklar, Hak tecellilerinin, Eserlerinin mazharı tecelli yerinin. Hak ise kabiliyet, özelliğine göre, Mazhardan zuhur eden, olmakta buna göre. Ya da o mutlak vücut, aynanın aynısıdır, Ayan olan varlıklar değil ki gayrısıdır. Vücut aynasında, kendine mukabil şeyler, Görür ve bulunduğu hal üzere seyreyler. Bu durumda artma ve eksilme olmaksızın, Birbirine görünür, Gayriyet kalmaksızın. Her nasıl ve nereden bakılırsa bakılsın, Âlemler yaratılmış, hayretlerle şaşılsın. Hem de başka bir yerden, hiç malzeme almadan, Daha önce benzer, örnekleri olmadan. Yaratma yani tekvin, varlığın bidayeti, Bunu Haktan bilmekse, idrakin nihayeti. Ehli tevhit Hak bilir, fail, mevsuf, mevcudu, Her ne halde olsalar, onlar aşmaz hududu. 01.04.2012…Mustafa Yaralı |