Dudaklarından Biraz Aşağı Bir Yer/Çocukluğundan kalma yara izleridir kederlerin, dert etme iyileşir olur mu?/ Biraz aşağı, evet evet işte tam orası Parmaklarının irtifa kaybettiği Normandiya’n olmasa da Yine de üs kurulabilir çocuk parkların var gözlerinde Yarasanın çığlıkları, örümcek ağları ve saçaklar Bıçak izini taşıyamayacak kadar ünlü sancılar, yarınlar Derbeder birisiyim, alkolik rüzgarların kucağında küçük Seçenekleri olmayan şiirlerden bıktığımı itiraf ediyorum Hani her seferinde bir başka yere tayin edilen benmişim gibi Tüm fotoğraf karelerinde milyonlarca piksel var iken Uzun zaman nefes alamayan yorgan altı muhabbetlerinde Senbaz sıratlara bileniyorum aynı tonun hercaisinde Özetle; binlerce kilometre öteden hafif bir parfüm kokusu Anlatmak istemek, ölmek değil; seninle gülememek korkusu Üç kurt, üç ağlamak demek piyesin 34 numaralı plakalarında Özellikle de sarı oldu mu, sarı her zaman daha güzeldir Ve zorlama olgunluklarıyla övünen çocukların üstlerinde Hiç de güne yakışmayan ve gitmeyen takım elbiseler Kolalı gömlekler, ceplerinde saman kağıdı bildirileri Her bir halti biliyorum diyene aldanyamayacaksın esasında Dedem de bunu söylemedi, ama biliyorum her nedense Sahte dualarla, kendilerini aşk zanneden adamlar gibi Yalan dolu öyküler de, ahir zaman türküsünde kaçak acılar Gökte uçurtmakla zevk aldığımız vuslatlar misali biraz da Seni anlıyorum, aynı sinemada senkron kaydırmacalarımızda Hiç sesi yok, hiç sesi olmamalı gerçeğin uykularımızda İşin kötü yanı, aslında kötü de yok ya bu dünyada, iyi olmadığı kadar Biraz sonrası duble acıların renk değiştirdiği limonlu soda Ben uyurken seninle, saatlere bölünüyorum rüya rüya Kabus gibi gemilerim tsunamilerde çalkantılı bir son haber oluyor Boyamak zor geliyor, boyamak anlamsız geliyor her bir filikayı Filikalar göğsünün ucuna bağlanmış sımsıkı sarı dişler gibi Hep biraz aşağı, hep biraz aşağı diye, sahibinden avuntulanıyor Hidrojen kılıklı romantik sevgililerin Paris’i oluyoruz yine Paris elindeki kılıçla duvara vuramayacak kadar korkak biri Sadece uzaktan ot atmaya, uzaktan şehirleri sevmeye becerikli Yine de olmak bile güzel, hani hiç olmamaktan yüzyıl öncesine En azından anlatılmak bile güzel, en azından hatırlanmak Bir gülün acısını unutturamayan istasyonlardan geçerken Baş parmaklarımız ile saatlerin çarpışmalarını izlemek Ve hatta kurgulamak tüm kanserleşmiş dünya sevgilerini Pazar vardı dün, işte bizim sokağın arasından biraz aşağı Evet, evet işte tam orası, kavşağın arka tarafı Çilek gördüm, tablalarda kırmızı ve dolgun çilekler Bir şiir için ne kadar sigara içilir ki diye düşündüm Altı üstü birkaç senlik dünya hayatında mutlu olmayı bile bir de Çilek kokusunda dilinin yalanlara yuvarlanamayan yanıyla Martın son gününe de artık gelmişken, kediler birer birer Gitmekle mükellef iken artık mesire alanlarına Neresinden tutarsam tutayım, bir kilo elmayı beraberce biterebilmeyi Hayal ettiğimi söylemek istemiştim sadece on yedi dakika önce kalemtıraşsız |