El- Vahit, El-Ehad
El-Ehad cihetiyle, bölünmeyen vahit dir,
Eşi benzeri yoktur, O zatıyla tek ve bir. El-Vahit ve El-Ehad eş anlamlı değiller, Buna işaret eder, tenziller ve teviller. Vahit, sayısal biri, ifade eder fakat Bölünmeyi, sayıyı, kabul etmeyen Ehad. Ehad Vahide değil, Vahit Ehad’e dâhil, Ehad denilince de, Vahidi anlar akil. “Bir vahit gördüm” denir, “Ehad gördüm” denemez, Ehad’e hiçbir kuvvet, mukavemet edemez. Ehad, tüm cihetlerde, kesretsiz Vahit’dir, Teklikte Ehadiyet, yalnız Zat’a aittir. İkincisi olamaz, Zatın hiçbir şekilde Onunla hiç kimse yok, ezelde, layezel de Kendisinde iç içe, Celaliyle Cemali. Zatın vücudu vacip, mutlak cami kemali Vahit ispat etme de, Ehat ise nefiyde, Kullanılır ise eğer, doğrulanır netice. Ehad nefiy ile her cinsi kaplar, Allah Lafzından başka, tüm esmaları toplar. Bu esmalar içinde, her kesime hitaplar, Genel için bir ümit, seçkinlere fetih var. Bir kısım kimselere, aracılar olmuştur, Onun sebebi ile Allah’a şirk koşmuştur. Her hangi bir nedenle, her hangi bir şey sevilir, Gaye tamamlanınca, onlardan yüz çevrilir. Bu nedenle müşrikler, haktan da uzaklaşır, Dünyada ve ukbada şirkin yükünü taşır. Fahreddin Razi der ki; Hüve, Allah ve Ehad, “İhlâsın” ilk başında, üçe ayrılır fakat Her biri taliplerin, makamına işaret, Mukarrepler, yeminler, şimallerdir nihayet. Mukarrepler Allah’tan, başka mevcut görmezler, İkilikte olanlar, bu makama ermezler. İkinci makamda ki, Ashabı yeminlerdir, Bunlar Hakkı ve halkı, mevcut bilenlerdir. En alt mertebede, ashabül şimal vardır, Birden ziyade caiz, gördüğü ilahlardır. Ehad’a ibtidaen, adet bina edilmez, Vahid’e bir denilir, Ehad’e bir denilmez. Zatında hiç kimsenim, ortağı olmadığı, Kendisinin dışında, ihtiyaç kalmadığı, Hakkın mutlak birliği, ulûhiyet nişanı, Bu rütbeyi Celilde, Ehadiyet-dir şanı. Allah Zatında makûl, bilinsin bilinmesin, Ve illaki maşuktur, sevilsin, sevilmesin. İnanıp inanmamak ona hiç zarar vermez, Onun şanında bir şey, hem artmaz hem eksilmez. İrfanıyla vardığı, nitelik ve nicelik. Kulun kendini bağlar, buradaki incelik, Mutlular bir an önce var olana coşanlar, Mutsuzlar inat ile dayatmayla koşanlar. Tamamını anlayıp, bilmek değil haddimiz, Sırrına agâh etsin, cümlemizi Rabbimiz. 09.03.2012…Mustafa Yaralı |