utangaç bir kız gibibir ayağım masalda diğeri ucunda dağın bir adım daha atsam,aşağısı uçurum ayağımın altından taşlar yuvarlanıyor bir zeytin ağacı kökleriyle,inadına tutunuyor toprağa bir yanda güvercin ölüleri aşağıda dumanlar tütüyor bir yerde, yukarılara masalımın ucu ateşleniyor,evlere düşen cıngıyla daha odunlar atıyor cehennem zebanileri on iki değil,on iki bini göze almışlar sanki geri çekiliyor Samsun’a çıkan Atatürk,yapılmıyor kongreler kırılıyor düşlerimin ayağı,çoğalıyor kara leke yeniden atılıyor düşlerimin üstüne gökyüzünün güvencesi altında nasıl gelme deriz ki geliyor bahar kırmızı başlıklı kızın gözü,kapı penceresinde artık yüzünü saklamıyor kurt artık şehit olunmuyor yurt için bize kurulmuyor şehir yanıyoruz çadırlarda iktidarsızız bir düş görmek istiyorum,kolları mavi,gülüşü yeşil bir ırmağa birlikte dalmak,arınmak birlikte balıklar kaynayan denize akmak sönen yangılardan tutunmak istiyorum sonsuz sulara içimden durmadan akan düşlerle ve sarmak bütün kıyılarını barış sabahlarının ayağı tekmleleniyor barışın,sürekli doğuda kaynatılıyor kazan kirli çizmeleriyle itekliyorlar güneşi batıdan doğsun diye elleri buhran,elleri kan güneş ısısıyla yakacak petrolü depremi dışarıdan yaratılan toprağa ve utangaç kız gibi yüzü kızaran gülümsemesi sürekli peçelenen toprağa ellerde kalmayacak benim yavrum ! 17. 3. 2012 / Nazik Gülünay |
Kutlarım değerli şairemi.
Selam ve saygılarımla...