İKİ YOKSULUN TÜRKÜSÜ
Tutarak yoksula silahını
Ölümü anlatıyor asker: ‘’ Vatan ve marş, Kutsal olanları bıraktılar bize Bölmeden toprağı ve bozmadan sistemi Sahip çıkalım diye. Öleceksin! Susma, konuş benimle! Öleceksin ulan! Serin toprağı kucaklayacaksın! Ardında, dar sokakta bekleyen annene Ruhunu, Kanlı ve soğuk sunacağım... Henüz yarası sarılmamış Acıları kucaklayan binlerce asker Gri renkli bulutların gürültüsünde Bekler intikamın çığlığını Bekler almam için canını! Sen nasıl erken davrandıysan Güçlü hislerini kullanarak silaha, Şimdi sırası bende, Kanatacak merminin sivri ucu Dağıtarak vücudunu ve yüreğini. Adın kalacak, geride birde varsa kadının, Ayakların titreyecek birazdan Soluğun taşacak ve ağlayacaksın, Kekeleyerek konuşacaksın. Konuş ulan konuş! ‘’ Asker, vur git! Benim için Ölü ve kör askersin. Onlar mecliste adını duymayacak Çürüyecek cesedini bulmayacak Alev topuyla yanacaksın. Kahramanlık ve yiğitlik yapacaksın. Gün geldiğinde ihtilal yapacaklar Onlar cinayeti serbest kılacak Kimsenin gözyaşına bakmadan Acımadan babanı vuracaklar! Bırak tüm ölüler çoğalalım Küfürle, lanetlenip atılalım Ama bizden sonrakileri uyaralım Anıtımıza gelecek olanları. Nedir ki? Et yığınının ardı? Ardında bekleyenin ekmeksiz Ki ekmek sunacaksan onlara, Haklı buluyorum seni, Hemen şimdi! Kırpmadan gözlerini! Bitir işimi!’’ İndirdi silahını asker Tuttu yoksul elleriyle Yoksulun ellerinden. Birazdan geldi Üç asker bir subay Gözlerini diktiler iki adama Nişan aldılar ve vurdular Geride bir tek şey unuttular ’’İki yoksulun İki yoksulun Türküsünü..’’ |
Tutarak yoksula silahını
Ölümü anlatıyor asker: ‘’ Vatan ve marş,
Kutsal olanları bıraktılar bize
Bölmeden toprağı ve bozmadan sistemi
Sahip çıkalım diye.
Öleceksin!
Susma, konuş benimle!
Öleceksin ulan!
Serin toprağı kucaklayacaksın!
Ardında, dar sokakta bekleyen annene
Ruhunu,
Kanlı ve soğuk sunacağım...
Henüz yarası sarılmamış
Acıları kucaklayan binlerce asker
Gri renkli bulutların gürültüsünde
Bekler intikamın çığlığını
Bekler almam için canını!
Sen nasıl erken davrandıysan
Güçlü hislerini kullanarak silaha,
Şimdi sırası bende,
Kanatacak merminin sivri ucu
Dağıtarak vücudunu ve yüreğini.
Adın kalacak, geride birde varsa kadının,
Ayakların titreyecek birazdan
Soluğun taşacak ve ağlayacaksın,
Kekeleyerek konuşacaksın.
Konuş ulan konuş!
‘’ Asker, vur git!
Benim için
Ölü ve kör askersin.
Onlar mecliste adını duymayacak
Çürüyecek cesedini bulmayacak
Alev topuyla yanacaksın.
Kahramanlık ve yiğitlik yapacaksın.
Gün geldiğinde ihtilal yapacaklar
Onlar cinayeti serbest kılacak
Kimsenin gözyaşına bakmadan
Acımadan babanı vuracaklar!
Bırak tüm ölüler çoğalalım
Küfürle, lanetlenip atılalım
Ama bizden sonrakileri uyaralım
Anıtımıza gelecek olanları.
Nedir ki? Et yığınının ardı?
Ardında bekleyenin ekmeksiz
Ki ekmek sunacaksan onlara,
Haklı buluyorum seni,
Hemen şimdi!
Kırpmadan gözlerini!
Bitir işimi!’’
İndirdi silahını asker
Tuttu yoksul elleriyle
Yoksulun ellerinden.
Birazdan geldi
Üç asker bir subay
Gözlerini diktiler iki adama
Nişan aldılar ve vurdular
Geride bir tek şey unuttular
’’İki yoksulun
İki yoksulun
Türküsünü..’’
Devrim Dokdere (Devrim Dokdere)
Emeğinizi kutluyorum.Yunus diyarından selamlar.