Biraz önce bir şiir vardı aklımda yazdıkça büyüyen, büyüdükçe benim olmayan
Biraz sonra adını nankör koydum pencereyi açıp kaldırımın kenarında oturan solucana tükürdüm tükrüğün kadar aziz ol dedi sevgili kahverengi pencereyi kapatışıma bu kez çok ama çok üzüldüm
Kanepeye iyi para vermiştik zamanında bir de uçlarında iki kırlent muhakkak olmalıydı rahat şu kırlentler bir de kenarında olmasaydı şu işlemeler gerçekten rahattı
Oysa soluncanın ne evi vardı ne de barkı böyle gözyaşı olmadan içilir miydi hiç rakı?
Söylemese rahat durmaz bizim Necla içerden sen ne zaman içtin diye bağırır bizim göbekli karı haksız da değil, hani haksız olsa başım kel değil ulan karı, rakı mı oldu sana mesele, git getir bana şu arı başını
Biraz önce bir şiir vardı aklımda öyle değil redifli, uyaklı hani olsun da havası, satayım cakasını
Bir kibrit kadar ömrüm varmış, anladım zor bela şu kadınla otuz dört yıl yaşadım varsın geçsin geçecek zaman da nedense hiç mi inanamadım şu aşk denen gavata
Bilirim sevmez düşük yapmayı hamile kadınlar bir de seviyorlarsa kocalarını öyle hemen de ölmek istemez zavallılar bir ölüm daha getirirken dünyaya
düşük yapmayı sevmeyen kadınlar anlatır sevgiyi o kadınlar ki, çocukdoğar kalır göbek de etli kıvrımı aşkın anasını satar o doğan çocuklar oldu mu liseli benim aşktan daha berrak yüzlerim vardı oysa bir aralar aşk da anamın eteğine yapışmış bir kedinin mırıldanmasıydı geçip gitmişti bundan altmış yıl önce o meleğin aşk macerası
Biraz önce bir şiir vardı ağzımda kıvranan aklımda beni dışarı at diye ateşimi çıkartan ah ben ne etsem de çare yok bu dünyada bir kırk yıl daha yaşasam, yok inanmam ben aşk masalına sevdim mi, sevdim tabi; üç çocuk var analı babalı aşktan bu aralar artık onlar medet umuyorlar çekemediler bir bu konuda babalarına yazık oluyor canım ciğerim evlatlarıma
Geldi bizim arı başı, yanında bir de antep acılı salatılık turşusu bizim karının da farkı mı var turşudan yine de Allah’ı var, cennetlik şu karı yıllarca çilemi çekti, garip anka kuşu ciyaklı
Vardiyası bitik ömrümün son demleri sobanın üstünde demir demliğin içinde su fokurduyor bir kibrit gibi yaşamak; yandıkça yanıyor, su gördü mü pis pis kokuyor
Biraz önce bir şiir... vardı da, yaşlandım gayri; yiyelim bari şu arı başını!
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Arı başı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Arı başı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Vardiyası bitik ömrümün son demleri sobanın üstünde demir demliğin içinde su fokurduyor bir kibrit gibi yaşamak; yandıkça yanıyor, su gördü mü pis pis kokuyor
Biraz önce bir şiir... vardı da, yaşlandım gayri; yiyelim bari şu arı başını!
satır aralarında o 34 yıl mutluydu kendince. Saygılarımla...
sobanın üstünde demir demliğin içinde su fokurduyor
bir kibrit gibi yaşamak;
yandıkça yanıyor, su gördü mü pis pis kokuyor
Biraz önce bir şiir...
vardı da, yaşlandım gayri; yiyelim bari şu arı başını!
satır aralarında o 34 yıl mutluydu kendince. Saygılarımla...