Pusulasız Kentleri Gezerken
Güneşin yüreğinde ince bir sızı
Yapının gölgesine saklanan işçinin, Başaklara koşan çocuğun heyecanı, Cinayet saatinin bakışıdır. Böylesi gövdenin önünde gezdim Kan gibi sıcak akan teri hissederek alnımızda Gecenin türküsünü söylerken yıldızlar En yorgun çağında yürümesi gibi ihtiyarın Vurulmuş serçe kuşlarını çiğneyerek gezdim. Latifesiz rüzgârın söylenişidir Yanaklarıma çökmüş ölümün sureti Hasretin avuçlarından almış rengini O vakit oturmuşum mavi denizin kıyısına Dalgaların çığlıkları Feryadını anlatır yüreğimin. Ellerime kelepçelenmiş derim Ada’nın korkunç kıyısında Bir yüz belirdi ki Cehennem zebanisi gibi Ağzı köpüklü Gözlerinde nefreti aşkın. Korkak ve deliyim Baktım da yüzüne Bana aşkların kitabını yazdığı söyleyen Ne kadınlar gördüm Mavi gömleğinde beliren. Eksilmez çoğalır aynadaki kadınlarım En mükemmelini tuttuğumda ellerinden Yurtsuz ve yalın şiirlerin İmgesine kanatlanıp koşar Bahtsız ve çaresiz yüreği. Gün balıkların yemidir. Bir hitler akşamında Ateşe verilen insanın bedenidir Tam üç yıldır Şiirimde gezdirdiğim beden. Onu bulmak Maupassant’ı okumaktı Fantastik ölümünde delinin, Avuçlarında bir avuç kan Beton kana kavuşan. İlginç öyküleri okumamış Nepal’li direnişçi bir kadının Dağda hasretini çizerken kitabın Bir düşman kurşunu gibi Süngüsünü çekmeden o daha Sıcak dudaklarına Koşmuşum kadınımın. Gözlerimde karanlığın resmini çizip Bir tutsağı hücresine koyan Cüsseli bir gardiyanın keyfi gibi Vicdanın gazetesini alıp ellerime Dudaklarıma mühürlediğim Alnımda dokunuşunu hissettiğim Tecridin adı yalnızlığım Bir İstanbul’u yaşarken Düşümde gezdiğim kent. Çocuğun dokuna bildiği eldir Şimdi yosun tutmuş kayanın teni. Bütün istediklerimi güneş devrilirken yazdım gündüze Heybemde akşamın telaşlı bakışı, Ayaklarımın altında Can çekişen böceğin acısı, Omuzlarımdaki sızı, Ardımda bıraktığım Birçok kadının bahtsız pusulası Şimdi beni yollara düşürür. Bir yastıkla buluştuğunda kafam, Damarlarımı gezdim Aşkın, hasretin, kadının Bir kadeh şarabını Yüreğime sunarak Gezdim Kızıl kentinde ömrümün. Şimdi aralanmış bir kapının Henüz eşiğine yürümeden Gündüzde gördüğüm kadının Seyrimde söylediği Acıklı şarkısında gezerim. Kadıköy İskelesi 10.02.12 |
başından sonuna kadar akıcı ve güzeldi kutlarım
saygılar sunarım..