Hayatı yalnızlığa göre uzatmak
Bakma yüzümdeki çizgilere ,
aldırış etme sakın sitem dolu bakışlarıma... Annesi elini bir kaç dakikalığına bıraktı diye yüzü asılan çocuğun haline saatlerce ağlayabilirim. Hemde gözlerimin sesini hıçkırıktan kısa kısa... Çekilip bir köşeye yolu yordamı kaybedip ağlarım. Gözün duymadığı , sesin görmediği bir yerlerde kaybederim seni. Azaltırım bir bakıma kimsesizliğimi. Biraz uyurum. Uyandığımda dünden kalan , yokluğuna yazdığım satırlara devam ederim. Karnım aç , tek lokma geçmedi boğazımdan kaç gündür Evet birazda yorgunum ama engel olamaz dudaklarımdan dökülecek sözcüklere Şimdilerde kalemi eline alan ünlü ünsüz demeden savuruyor bütün harfleri, özlemin tarifini bilmeden özledik diyorlar. Öyle harcıyorlar ki ’seni seviyorumları ’ toplasam hepsini buradan sana yol olur. Bilirim yetmez benim sevgim seni yolundan çevirmeye. Gelmezsin , gelemezsin. Yapamam... Öldüremem seni içimde. Gitsen , terk etsen de bitiremem. En fazla kül olursun sigarama , şarap olursun kadehime. Küflü jilet olursun bileklerime. İşin garibi ölmem... Ölemem , can k/ayıplarından öteye gitmez devrikliğin. Kalbimizi kefene sığdıramazlar Dar gelir o koca kumaş iki ömre. Hani tuzu biberi derler ya , acısı kederi olursun hayatımın. Tek başına iktidar olduğun yüreği hiç bir koalisyon yıkamaz. Seni sensizliğe sürükleyen laik bir yokluk anlayışı kabul edilemez Al Şiddet-ül Kalp meclisimde. Madem dönmek fiili yok lügatında. Madem duymuyorsun yapılan dön çağrışımlarını, Dönme o zaman. Ben hayatımı yalnızlığa göre de uzatırım... Dogan Yücetaş |