ÇOCUK
"yere düşmüş
dondurmasız ağlıyor bir çocuk" bir ana ağlar, çocuğu düşmüş belliki beklememiş, sancısı akşamdan düşmüş, daha çorabını o doğmadan örmüş ninilerini doğmadan bu sancılar öldürmüş bir ana ağlar, acılara gömülmüş bu evin duvarları kerpiç topraktan örülmüş şimdi harçında göz yaşları... anlattıklarım çocukluk yaşları tutuğum günlükten silerken yaşları hatırladım... birden dilencilerden aldığım harçlıkları caminin avlusunda uçuşan güvercinlerim bir de harçlıklar aldığım dilencilerim delikti hep çeplerim ama yürekliydi , cö/mertti dilencilerim yağmurda... göz yaşlarım ıslatsada yakalarımı ben ağlamadan kaldırımları yıkayan yağmurlar ıslatırdı yıkanırdım hep yağmurlardan yağmurlara saçlarımdaki aklarımı ahlarımı... ben saklamadım ki bu şehre gelen mülteci kaçakları paslanmıştı içinde hiç yatmadığım evlerin saçakları saymıyorum sol yanımdaki sancıları art niyetle izlemedim hiç açık gezen bacakları... param yetmediğinde fırıcınındı çaldığım sıcak ekmekler hep yanımdan geçti mers(c)edesler aldırış etmeden geçenler... "düşmüş dondurmasız ağlıyor bir çocuk" düşüp dondurma sırasında dondum verirken külahı eline güldüm bir güvercin gibi onun gönlüne kondum elimde dilencilik içimde ucan güvercinlik... düştüm peşine düşüncelerimdeki düşlere şimdi sol yakamda bir ateş böceği şehrin ışıkları sönse ne yazar... (üç nokta sonsuzluk) (bir ana rahminde çocuğuyla doğurumadan ölür.öncesi doğan annesini yüreğinde büyütür sahipsiz) |
birden dilencilerden aldığım harçlıkları
caminin avlusunda uçuşan güvercinlerim
bir de harçlıklar aldığım dilencilerim
....Çok güzel anlatım...kutladım genç meslektaş..Biz artık yolun sonuna yaklaşıyoruz..sizler daha çok esrlere imza atmalısınız.....Atmalısınız ki gerçeklerimiz in üzeri pembe örtü ile kapatılmamalı...selamlar.