Ten HıçkırığıSerininden geçtim aklındaki avlunun andropozlu bir Hazirandı bana düşen sokak sordun nasıl dağılır çocuksu yaraların aymazlığı iki şiir sararak avucundaki tütüne ağzını yaktın bir ateş böceğiyle nasıl taşınır sordum bunca zamanın ağır tarafı anlattın bozuk yaraların iltihabını yerde yuvarlanan bakır bir tenin hıçkırığında bir testi suyun keskinliğine bandım acıyan nabzımı yutkunan bir ağaca suslandım mevsiminde kabuk tutmuş denizin hırıltısını dinledim gemiler uzak kıyılar getirdi kendilerine demirleyen kadınlardan yaklaşmayın dedim bu balkon taşımaz sizi gamzelerinizle yolcusu olursunuz boşalan zamanın iki özgür kırlangıç çeyiziydik işte a’dan z’ye söz-cük-lenen Nevzat KONŞER |