başkalarının kalplerinden çalınır bazı kalpler
sokaklar, tren istasyonları, harap binalar gibi
yandığında yıkılır yalnızlığa
kalıntıları eş zamanlı hikayelerin
kaderden tülleri


başkalarının kalplerinden çalınır bazı kalpler
köşe başında soluklanan
ve duvara çarpan kör rüzgâr gibi
esinci yönelir bambaşka sokaklara
doğru uluorta büyük bulvarlardan geçerek
kafası karışık bir kadının saçı sarı yol ayrımına
işaretlenmiş yepyeni kurtuluş tabelaları
kurulur gözlerden ve farkındalıktan ırak
geçişi sakin mevsimler gibi
ve bir hikâye gibi kahramanını öldüren
giyotini eski savaşçılardan çalınma
karamsarlık… atlıların geçtiği savaşlarda
kalır medeniyet tabutlarındaki eski
günlerin yaşam ünleri


başkalarının kalplerinden çalınır bazı kalpler
süslü kentlere uğrayan bezirgânların çuvalında
hatırlara satır vurur gibidir bazı sözcükler
kime sorsam içimdeki palazlanmış sızıyı
herkes kendi sınırında yaşar yaşamayı


cümleleri devrikleşmiş fısıltılı suratlardan
(l)eş zamanlı kalabalıkların uğultusuna kurulan
bir saat gibi bütün dilimleri tartaklanmış
saniye ve salise ritmiyle
komaya girdiğinde çetin düşünceler
iki kalp arasındaki gönüllü mesafenin
sınırına gömülür anlaşmazlık
yüzü tanınmaz şehitler gibi
silahların gölgesinde nasiplenir ufkumuz
patladığında anıları dağıtır düş mayınları
günahların cumbasında
suç artığıdır ceza ile yüzleşmek
ölüm kanatığıdır boğazda düğüm gibi
hatalara yanmak


pişmanlığın demir burçlu kader çizgisi
ipek yolu zamanı şimdi elin ortalık yerinde
atların dört nalı var, zamanın ve rüzgârın
söz dudak arasında puhu
söz sayfa dolusu gece
söz karanlık, söz kir, söz siyah
alevlenmedikçe fitil
yığınlığına kara bela, dağınık huzme
ay sarartır kızıl gülünü akşamların
ay sarartır tozlu sevişmeleri
unutmaya akarken su


başkalarının kalplerinden çalınır bazı kalpler
geceyi korkarak izlemek gibi çocukken
kentleri bir afiş kadar bilmek
arzunun saldırganlığında
kelepçeleri kırmak bileklerde
en özgür yerinde nabızların
atması gibi hayat meselesidir
aşkı hukuksuzca sevmek


ansızın olur biter ya her şey
ateşler silahlarını zuladaki gece
ya da sokulur bir hançerin rahminde
doğmayan güne
yelken açmış delirme oyunları
belki bir kalbe fazla gelir de alıştığı kadın
cümledeki bozukluğu gibi anlatımın
gereksizlik halleri, sıradanlık ve soğuk duş
öznesi gizlenmiş eylemler belirler hikâyeleri
talan edilen eski zaman hazineleri gibi
bilinmez bir gömüttür belki höyük
dibine saklanmış altından taçtır sevgili
başkasının kalbinde eskiyen