Kırlangıçların Hatırlattığı GöçlerŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Nilgün Marmaraya
onu unutun
kaçmak istediği şeyler var hiç bir şehir dertleri sevmezken yanıtlasaydı yarını, nereye kadar giderdi aynada kilitliyken kadınlığı kırlangıçların hatırlattığı göçlere inanırdı bir duvarın arkasındaydı, tüm arka bahçelerde rastlaştım bir gün çığlığıyla, sokak yalnızlığında alıp beni de götürdü ince bir dalın yaralı anılarına dudağındaki duman dağlardan kopan bir sesti dünyayı öpen şimşekler içime battı gözlerimizle konuştuk aşk ve ölümü uyandırmadan onu unutun sakladığı yakamozları bulamazsınız insan yüreği yarı kuştur yarı rüzgar bakışlarımız denizleşmedikçe ay ışığı neye yarar onu unutun Tanrının sabrı dudaklarının tuzuna karışamadı bu denizlerin mehtabında üşürken ellerim çok hasta dedi inanmak o kadar zor! gölgesini bıraktı avuçlarıma hepimizin suskunluğuyla mavi bir ezgiyi mırıldandı sonra huysuz gözleri yanardağ eriyerek baktı boş bir elbiseye ayağı kaydıracak sırları kim döktü bu balkona ağır ağır düştü bir kar tanesi |
tebriklerimle...