Kukumav KuşlarıI. aşk yoksa yeryüzü de yok ne garip unutulan en acı ölümler gibi örselenmiş ışıltılı zamanlar ve kayıp bir dolu şehir siyah beyazdı görüntü evvelden soluk ama samimi/şimdi karma (şık) bir hayat elleri kına kokan gelinler yalancı bir ülkeye iltica ettiler faytonlar da gitti.. pabuçlarını cilalatan parlak oğlanlar safsata bir macera içinde, trajikomik bi haller herkes bir romen rakamı sanki (alt /üstü çizili) ben susmak hakkımı kullanıyorum geriye doğru akan gri bir nehirim şimdi insan ismiyle anılırdı eskiden nasıl ki maske ölmek istediğin zaman takılırsa yaşama sevinci de puzzle’ın son parçasında gizli lalettayin bir anı yakalamak çok zor basmak deklanşöre habersizce mut denizinde bir dalga sesini sonra yıldırım düşmesi gözlere sıradanlıktan uzaklaşıp, insanlığa dönmek bir nebze hanedanlık bir emanet gibi dururken hala üzerimizde II. of yine sabah olacak göz çukurlarım ele verecek kendini amasız bir hastalık bu şiir be usta gerçi şanssız bedevi onlardır bizim nazarımızda ve batık birer gemi .. (süslü masallardaki Nuh’un hayvanları gibidirler sevgiye yazamadıkça) dava açmak gerekir mi yargılamak inceden hepsini maviden yaratılmış ne varsa siyaha buladıkları için ve tüm katilleri.. (sahi katiller de bir gün asar mı kendini?) bırakın Pinhani dinleyeceğim üzerine acı bir kahve belki sonra yakıp ateşi içeriye dolduracağım pervane böceklerini kayan yıldızları gömerken gözlerime görmesin kukumav kuşları örtün perdeleri.. Çiğdem Parlayüksel |
Tekrar geleceğim sakin bir kafayla. Eellerin yorulmasın, sevgiler...