Uykularımla Gel
Bildiğin gibiyim , değişen fazla birşey yok aslında...
Bal gözlerine bakmadan huzur bulamıyor , saçlarının iç gıcıklayan kokusunu hissetmeden uyuyamıyorum. Sinir etmekten zevk alırdın sanki , hala aynı mısın ? Çok dengesiz uyurdun tabi adına uyumak denirse . Yastıklardan kundak yapardın , sabah uyandığımda sağdan soldan toplardım yastıkları sen uyurken. Öperek uyandırmam çok hoşuna giderdi, sırf seni öperek uyandırayım diye sabah erken kalkardım. Kahvaltıyı yatakta yapmakta vazgeçilmezlerin arasındaydı, her defasında çilek reçelini ağzına yüzüne bulaştırırdın. Çocuklardan farkın olmazdı çok sevimli olurdun , daha bir çok severdim seni... Ya hafta sonlarına ne demeli... Akşam yemeğini bana yaptırmak için alışverişe çıkalım der , eve gelince de yorulmuş numarası yapardın. Her seferinde yerdim bu numarayı , ben mutfaktayken sessizce gelip izlerdin farkına varmadığımı düşünme, teninin kokusu senden önce gelirdi , anlardım beni izlediğini... Doğmamış çocuklarımıza isimler arardık , kız olursa ne olsun , erkek olursa ne olmalı derdik ama , kariyer tutkun her seferinde engel olurdu çocuk sevdasına... Bahanesi de hazır beklerdi dudaklarında , namlusuna sürülmüş kurşun gibi. ’’Bu dünyaya çocuk mu getirilir Allah aşkına, hem daha zamanı var belki bir kaç yıl sonra... ’’ derdin. Israr etmekten hoşlanmadığımı bildiğin için kapanırdı hemen konu , izlemekten sıkılmadığımız tek filmdi Titanik. Dizlerinde uyuyakalırdım , tek başına izlemek zorunda kalırdın. Film bitince , beni kanepede bırakıp gider rahatça yatardın. Bir yastık daha alırdın kollarının arasına diğer yastıklardan tek farkı , kokumun sindiğiydi kollarının arasındaki. Zoruma gitmezdi bilirdim çünkü kıyamazdın kaldırmaya... Bırakıp gittiğin gibi buralar tek farkı biraz yas var birazda matem. Komşular haftada bir halimi hatırımı soruyorlar. Dalga geçenlerde var , geyik yapıyorlar akılları sıra. ’Unut onu dönmez ’diyorlar. Seni benim gibi yaşamışcasına anlatıyorlar. Sanki birbirimize söz verirken yanımızdaydılar, sözünde duran birisi olduğunu bildiğim için bekliyorum. Geç yada güç olacak ama geleceksin biliyorum. Sen olacaksın ömrümün geri kalan kısmında , bende bana yakışanı yapıp uğruna ölmeyi bile göze alacağım... Sözüm geçmiyor yokluğuna. Canım sıkılıyor , bedenimden kaçmak istiyor sanki ruhum. Zapt edemiyorum. Gel gözlerine ihtiyacım var. Bitir bu hasreti , Dindir dinmek bilmeyen özlem selini... Çarşamba , perşembe ya da pazar fark etmez. Sen gel de... Takvimler hangi günü gösteriyormuş , yok akrep nereye saklanmış , yok yelkovan sayarken hile yaparmış, inan önemi yok. Beraber uyumayı özledim Giderken kaçırdığın uykularımla gel... |