Islak Kibritli KaranlıkŞiirin hikayesini görmek için tıklayın * Umut her daim vardır.
Sokrates yokum sokrates’de yok artık rodrigo’da titreyen mısralarım da yok hatta başımı döndüren o efkâr sigaraları ve istasyon caddesinin göz yakan dumanları da çürüyen yıllar var şimdi dimâğımda, birde hızla fırlattığım yıldızlar sırtımı kesiyor ranzanın demiri ellerimin sıcaklığı azalıyor, (kirleniyorum belli ki) düş tutuyorum/kin tuttuğum oranda ateşli kızlar geçiyor yol kenarlarından görüyorum onlar aldılar inancımı başka bir yalancıya sattılar öperken menteşeleri ve bayatlarken pencereye koyduğum kırıntılar güvercinler de benimle birlikte ağladılar bir numaralı melek girdi önce saçlarımı taradı, fuşya bir tarakla bir kutuya kapattı kanımı emen yalnızlıkları pigmeler gibi baktım yüzüne ay da baktı deniz olsa yakamozlar da bakardı anneye benzerdi yüzünün ovali…muğlâktı ikinci melek geldi sonra kokusundan tanıdım onu badem çiçeğini anımsatıyordu ve güneş gibi kolyesi, "kör olsun ihânet ışığınla, salla beni ayağında" od bakışlım, yorgun gezginim yağmura karşı koyamayan ıslak ölümsüzlüğüm aynasına küs gönlüm gençliğim.. arkana yaslan ve yudumla kadehini bitti günah çıkarma törenin o gitti.. Çiğdem Parlayüksel |
''Ahh o dinmyen açlığı çocukluğumun,
ardından,
koca bir mutluluk gibi yediğim
çalınmış simit doygunluğu çocukluğum,
kimsesiz sarhoşların ayak sesleriyle büyümüş
kaldırım taşı gençliğim
affedin beni...''
Dizelerinde kayboldun yeniden,meğer hayatımın en güzel anlarıymış o günler...
Şiirlerini okurken,çoğu zaman kendimle sohbet eder,dertleşirimde biraz...
Onlar öyle yakın,öyle sıcak,öyle''CAN''larki
beni benden iyi anlarlar...
Affınıza sığınarak sayfanızda paylaşıyorum bunları
Sevgilerimle