MÜEBBET YEMİŞ YANGINLARYitirilmiş mahpusluğun mahkumudur sözlerim… Ziyan edilmiş ruhun sanatınadır bunca yok oluş… Kavrulan yalanların bastığı topraktaki ize, Gençlikte yeşeren düşleredir Mahmur esen Bunca kanat çırpış… Bir beni durur dudaklarında şahin gibi dimdik Kelimelere yakışır tutulan dili Sanırsın vezirlik… Sürmek var gözlerine ufku Salkım saçak dağılmak var altın pulluklarda Heyecanı yaşamak düşerken toprağa Anıt gibi dikilen Yeditepe’de Günden güne acımak var El sevdası Düşman boğaza… Hangi tümcelerin aklı-selim savaşı yeter seni anlatmaya, Son orbitalin sen olma çabası da nerden çıktı Penceremde nedir bunca gizin köşe kapmacası Yeter olsun üstüne oturduğum özlemin kırık bel ağrısı Beter olsun kuru dalların ciğer dağlayan hışırtısı Vuslatı asıldım milim milim körlenen ellerime İçtim kanayan pınarı damarlarımın köşe diplerine Döktüm sevdasını tozlu yollara Nurlandı sanırsın sen!.. Vazgeçişlerden kaynaklanan Mevsim uygulaması hale damlalarını Ama saçmak yok artık Zühreleşen cılız kimselere... İşlemek mi?.. Yok artık tuvalsi tenime oya dokunuşları Çektiğim surların gölgesinde boy veremez Leylakların oturak dalları… Bir tek sen anlarsın uzaklaşan güzel günlerin esaretini Aralanan rüyanın korku çığlıklarını Ve çığ düşen yediveren tomurcuklarımın Çürüyen dallarını… Dönüşümsüz aşklara çalınan rujun Yorgun kıyamet serzenişleri gibi Diş etlerimde azar, son vedaların meydan okumaları… Hasretin yüreğine saplı sessizliğin parça boşlukları gibi Diplerimde boğuyorum irinlerin cirit atanlarını… İçime düşen gidişlerden Bu denli yorgunum işte... Bezginim!.. Şahlanan hırçınlığımın kısraklığı bu yüzden Ağzımda barınan Her dilden bir nefret Her günden bir şehir hırsızlığım var… Bu yüzdendir belki ömrün heybesinde |
gereğinden fazla noktalama işaretleri göz yoruyor ve bazı yerlerde bu kelime böyle mi yazılıyor diye sorgulatıyor... (ha'le damlaları ve özel isim dışındaki apostroflar )
şiirle kalın.
Arzu Altınçiçek tarafından 8/27/2012 12:24:34 AM zamanında düzenlenmiştir.