13
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1927
Okunma

I.
atmosferi yetersiz
çıldırmış zamanlarda
dünyada hiç olmamış kırmızı bir yörüngeydik
ılık ılık diş geçirdik gerçeklere
sihirli bir küreden belirlenirken
dirilme vaktimiz
(şuurumuz hain bir saldırı altında iken )
"kem gözleri şişleyen kurşun dökücü gibi keskin ve tütsülendi izlerimiz"
II.
güllerin
yegane dikenleri vardı bu hikayede
bir de az öpülmüş dudak kıvrımlarımız
tamburlar bozardı sevişlerimizi en olmadık yerinde
odanın namusunu iğfal ederdi çığlıklar
üç heceyi bölüşürdük şiir kardeşlerimizle
biz hiç yaşamamışta olabilirdik
parmaklarımızdaki nikotin kokusu/suçunu itiraf etmese
son notada takılmasa melodimiz
ve
bas bir ağırlık çökmese alacasına şafağın
çarşafları birileri toplardı elbet/nedendi bu telaşımız
ya da her ısırdığında neden korktuk bu kadar
kara gözlü böceklerden
ah belkide
beyaz duvarlara yansıyan koca bir slayttık
eskitilmişti yüz kaslarımız, gülmeyi unutmanın ardından
çağ dışı yalnızlığa oynattılar kozlarımızı
saçlarımızdan bombalandık ya
yapa yalnızlığımız vardı artık
yoksa bekaretimiz mi yitmişti yekpare bir aşk-ı hummada
tümden eğrelmişti omurgalarımız
ve
tüme varım yine sevgisizlikti
III.
sen yoktun
dönecekmişim gibi gitmek istedim önlerinden
kaldırım yüzlü çocuklar gözlerinden su dökerken
şarapçılara ucuz şarap parası bile vermeksizin
son durakta bir resim çektirip belki sadece
yularsız bir atı şahlandırmak istedim yeniden
....
ve yetişmek martıların cenaze törenine
heybeli’den..
Çiğdem Parlayüksel
5.0
100% (19)