Rembetiko
Marika için…
I. pencerende güneş, sarmaşıkları dolardı gölgen saksıların yeşertirdi rutubetli sokağı sesin yayılır, sazlar çalınırdı ben o vakitler, papatyalar toplarım sen haykırırdın, sesin yağmurlu bir camın arkasında, gülün dalına konardı nefesin bir yağmur damlasında. yasu Marika…yasu II. şimdi sen öyle duruyorsun ya sonsuzluk oluyor her şey adını nereye saklasam bilmiyorum, şarkılar geliyor aklıma İzmir yolları gibi, kurşun gibi ağır gidilecek bu yol... arnavut kaldırımlı bu yolda kalp sesi gibi ayak seslerimiz. bir tabur geçecek üzerimizden uygun adım, tüm acılarını tecil edip gideceksin, başka bir acıya. bir serçe gibi, sürgün kuşum göçeceksin... bense ardında kalacağım, kulaklarımda irinli bir siren sesi III. geçişir göçmen kuşlar gibi kendi topraklarının mültecileri tarifsiz bir göç seyri penceremde içimde kocaman çığlıklar, susuyorum güneş vuruyor yatağıma eylül sızıyor penceremden, Marika burada olsan ne hoş, gönlümün yaban serçesi sararmış yaprakların, sallanan sesi biraz hüzün, biraz umut var pay edebileceğimiz umarsızca yalpalanan perdelerin arasından, bir tutum güneş ısıtıyor alnımı sen göç edeli, saksılarını dizdiğin yere diziyorum avuçlarımı çocukların oynadığı, boş arsaya bakıyorum saatlerce teller içine hapis edilmiş kör ve ebe, dolanıp duruyorlar beklide hiç oynayan kalmamış barış oyununu IV kararıyor sokaklar, bir hüzün sızıyor içime içimi kaplıyor birden, uçurtmasız bir gök korkusu eşleri olmayan çocuk ayakkabıları yamasız dizler sen gideli, en deli çağım solgun benizli sesi karatmalarda, aşkın ve barışın sokakları. unuttum sanma, Marika rüya defterimin sana ayrılan boş sayfası, hala uçuşturmakta eteklerini hala lavanta kokuyor gömleğim. V. ahhh Marika, eylülümün kadını. gömleğimin beyazında kimsenin fark etmediği yağmur damlası bir kızdan emanet, kiraz bir öpücüktün yan yana geçerken sokakları hep yüzünü görebileyim için köse başlarını süpürttüm gözlerime dokunsan buzukine sonbahar yağmuru olur gözlerim karşı kıyının güzeli hiçbir bedel ödemez zamanın fiyatını karartılmıştı sokaklar, yasaktı sevdalanmak ne zaman bir Rembetiko duysam uzaklarda, taa uzaklarda efkar tutar parmak izlerim rakı kadehlerinde. VI. uzak diyarların mülteci vesikasını taşır yüzüm şeytanları boğup kendi cehenneminde, alevini yaşıyorum şimdi isyanın terkisine taşıyorum adını, gittiği yerin uzağı, hesabıma pay edile acıların ağıtı gibisin ölmeme az var Marika zaman kanımı vahşi bir hayvan gibi emerken ne zaman düşse cemreler bağlara bir güneş ısıtır ihtiyar kemiklerimi seni öpüşlerim gelir üzüm bağlarında sen o zaman güzel ve diri, bense daha dayanmamışım bastonuma kuşlar geçiyor Marika sen söyle şarkını, dönerken bulurlar onlar beni Söyle ki yankılansın sesin, çünkü ölüm kadehi dolarken boğazımdan ben öğrettim onlara yolu, nerdedir Egenin en güzel sesi. söyle kabrime dolarken yağmur, ben bağırayım toprağımın tohumundan yasu Marika …. Yasu.. Kubilay Yıldız |